İnsanın, Kendine Yapılanları Affetmesi

İnsanları affetmek, güzel ahlâk sahibi mü’minlere yakışan bir tavırdır. Kur’an, mü’minlerin affedici olmalarını tavsiye eder. Kur’an, affedenleri Allah’ın sevdiğini haber verir.[233] İslâm’a göre bir kötülüğün cezası/karşılığı yine onun kadarıdır. Fazlaya kaçmak helâl değildir. Ancak hak sahibi bu hakkını bağışlarsa, bu bir fazilettir. Kur’an bağışlamayı tavsiye etmektedir. İslâm hukukunda, bir yanağına tokat vurana öbürünü çevirmek (zulme râzı olmak) hoş görülmediği  gibi, intikam peşine düşmek de tavsiye edilmez. Haksızlığa uğrayan, hakkını kullanmaz da sabreder ve bağışlarsa bu güzeldir.[234]



Kur’an mü’minlerin özelliklerini sayarken, onları, affedici ve öfkelendikleri zaman kızgınlıklarını yenen kimseler olarak tanıtmaktadır.[235] Af ahlâkı, şüphesiz ki takva’ya (Allah’tan korkup sakınmaya) daha yakındır. Bu tutum, olgun müslümanların belirgin özelliğidir.[236] Olgun mü’minlerin bir özelliği de muhsin/ihsân sahibi, yani sürekli iyilik eden ve güzel davranış sergileyen kimse olmalarıdır; Af ahlâkı da bunun bir parçasıdır. Mü’minler bu güzel davranışları sürdürürlerse, yani ihsân eder, sabır gösterir ve affedici olurlarsa; düşmanlıklar dostluğa; kargaşalar, kavgalar, kaoslar barışa dönüşebilir.[237]



Aslında ideal olan şey, kişinin hata etmemesidir. Fakat, peygamberler hariç, herkes hata edebilir/eder. Peygamberler bile zelle denilen küçük hatalardan uzak değillerdir; çünkü onlar da bizim gibi bir beşer/insandır. İnsanlar hata etmede eşittir. İnsanlar arasında bu konuda fark, hatanın çeşidi ve oranıdır. Her insanın bazı zaaf noktaları vardır ve genellikle insan, hatayı o zayıf noktalarında işler. Hata ettiğimizde kendimizi daha çabuk ve kolay affederiz ve kendimize bu konuda anlayış gösterilmesini bekleriz. Kendimize gösterdiğimiz bu anlayışı, diğer insanlara da göstermek zorundayız. Mü'min, kendisi için istediği şeyi, başka mü'min kardeşi için de istemek zorundadır.[238]


AF-AFV
A harfi