Biat'ın Kapsamı:

Kendisine biat edilen kimse bu işe uygun olmalı. Yani onda İslâma göre yönetici sıfatları olmalı, veliyyü’l emr şartlarını taşımalıdır. Bu konuda baskı, hile ve adam kayırma gibi yöntemler geçersizdir. Veliyyü’l emr olma hakkı güçlünün, daha çok propaganda yapanın, daha zengin olanın, ya da belli bir kesimin değil; gerekli şartları taşıyan ve ümmetin biatle tasvibini almış, onların yetki verdiği  kimselerindir. Yeterli şartları taşımayan kimselerin iş başına gelmesiyle insanlar zarar görür, haklar sahibine ulaşmaz ve insanların muhtaç olduğu hizmetler yapılamaz.



Kendisine biat edilen kimse biatin gereğini yapmazsa, ya da veliyyü’l emr olmanın sıfatlarını kaybederse biat geçersiz olur. Biat edilenler Kur’an’a, Sünnet’e ve toplumun menfeatına uygun iş yaptıkları sürece de biat bozulmaz. Ancak gerekirse biat (bir anlamda seçim) yenilenir. Ümmetin serbest görüşüne yeniden başvurulur. Böylece ümmetin işlerini yürütme hususunda daha yetkin ve daha becerikli kimselerin iş başına gelmeleri sağlanır. İslâmın hakim olduğu yerlerde biatin işleyişi böyledir. Ümmet, yeterli özellikleri taşıyan bir ulu’l emr (imam-veliyyü’l emr) seçme durumundadır. 



Müslümanların çoğunlukta olmadığı veya yönetimin müslümanların elinde bulunmadığı yerlerde müslümanlar kendi aralarında bir emir (başkan) seçerek ona biat edebilirler. Böylece hem cemaat olarak dinlerini yaşama imkanını bulurlar, hem de kimliklerini korumaları kolaylaşır. Bir araya gelmenin, birlikte hareket etmenin ve bir başkanın ya da yetkili kılınan kimselerin organizesiyle çalışmanın faydası inkâr edilemez. Birlikler, dernekler, vakıflar ve benzeri teşkilatlanmalar oldukça faydalıdır. Müslümanlar nerede olurlarsa olsunlar, sorunlarını çözmek ve varlıklarını daha sağlıklı bir şekilde korumak için meşru yollara başvurmalı, faydalı organizelerle bir araya gelmeliler. Kendi aralarında sürekli işleyen biat (seçim) mekanizmasına da işlerlik kazandırmalılar.



Aynı zamanda bir kaç imama (halifeye) biat edilir mi edilmez mi, yani bütün ümmet bir halifeye mi biat etmeli, aynı anda bir kaç imam olabilir mi sorusuna kesin bir cevap verilememiştir. Bir çok İslâm bilginine göre her devirde bir imam (halife) olur. Bazıları da ihtiyaçtan dolayı  aynı anda birden fazla imam olabilir demişlerdir. Bunun tarihte bir kaç örneği görülmüştür.



Bugün İslâm alemi parça-parçadır. Bir sömürge dönemi geçirmiştir. Sömürgecilik dönemi bitmesine rağmen, müslümanları yöneten siyasal sistemler sömürgecilerin etkilerinden kurtulamamaktadırlar. Hatta bir kısmı sömürgecilerin işini gören kurumlar, bazı yöneticiler ise sömürgecilerin genel valisi konumundadırlar. Bu bakımdan bugün ‘bütün müslümanlar bir imama biat etmeliler’, iddiası yeniden gözden geçirilmelidir.



Müslüman ülkeler sömürge kültüründen ve bâtıl anlayışların işgalinden tam anlamıyla kurtulduktan sonra, kendi aralarında bir önderlik kurumu oluşturmalılar. Bu önderlik kurumu başlangıçta konsey; ‘ehl-i hal ve’l akd’ görevini yapacak bir kurum şeklinde olabilir. Ya da bütün müslüman ülkeleri tamsil edecek bir meclis şeklinde de olabilir. Bu kurum, konsey veya meclis zaman içerisinde bütün müslümanların kabul edebileceği bir satatüye kavuşturulabilir. Zamanla biat şuuru geliştikçe bu kurumun kişiliğine, ya da bir kişiye müslümanların önderi (imamı) görevi verilir. Böyle bir yöntem bütün müslümanların maslahatı açısından daha gerçekçi görünmektedir.



Bugün müslümanların böyle bir kuruma ihtiyaçları var. Çünkü çıkar ve sömürge savaşını hâlâ sürdüren zenginler ve dünün emperyalistleri,  dünya düzeninin bugünkü haliyle devam etmesini istiyorlar. Halbuki bugünkü durum fakir ülkelerin  ve özellikle müslüman  halkların aleyhinedir. [76]