b- Menkullerde

Menkul mal kimin elinde bulunuyorsa zilyed odur. Bunun isbatı için tarafların delil getirmelerine gerek yoktur. Bu surette menkûlde zilyedlik müşahede, ikrar ve beyyine (delil) ile sabit olur. Birden fazla kimse bir mala el koymuş ise bunlardan hangisinin diğerine tercih edileceği hususunda İslâm Hukuku, eşya ile zilyedlik iddiasında bulunanlar arasındaki bağın derecesine bakarak hüküm vermektedir. Eşya ile hangisinin irtibatı daha sağlam ve sıkı ise o zilyed olarak tercih edilmektedir. Elbiseyi giymiş olan eteğinden tutmuş olana, hayvana binmiş olan, yularından tutana, yularından tutan kuyruğundan tutana tercih edilmektedir. Eğersiz olarak ata binmiş olan kişi, eğer üzerine binmiş olan iki kişi, halı üzerine oturan ile ondan tutan, halı üzerine oturan iki kişi vb. zilyedlikte eşittirler (Ali Haydar, a.g.e., III, 593-595).



Bir gayr-ı menkul üzerinde her iki tarafın da zilyedlik iddiasında bulunmaları halinde delil (şahid) istenir. Her ikisi de şahit getirirse, elleri altında bulunan kısımlar için her ikisinin de zilyedliğine hükmolunur. Bu arada tarihi daha sonraya ait olan şahitlik, daha eski tarihli zilyedlik şahitliğine tercih edilir. Eğer bunlardan birisi delil getirirse onun lehine hükmolunur. Bir gayr-ı menkulde iddiada bulunan iki taraftan hiçbiri zilyed olduğunu isbat edemez ise her birine diğerinin talebiyle hasmının o gayr-ı menkulde zilyed olmadığına yemin verdirilir. İkisi de yeminden nükûl ederse (kaçınırsa) müşterek zilyed oldukları sabit olur. Birisi yemin de etse onun lehine hükmedilir, diğeri hâric sayılır. İkisi de yemin ederse hiçbirinin zilyed olduğuna hükmolunmaz. Gerçek durum ortaya çıkıncaya kadar gayr-ı menkul bekletilir (Ö. Nasuhi Bilmen, İslılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul 1985, VIII,191-192).