Zilyedliğin Fonksiyonu

Birden fazla şahsın bir mal üzerindeki zilyedlik iddialarına zilyedlik davası (tenâzu' bi'l-eydî) denir. Davada zilyed ile hâric'i belirlemek en önemli konudur. Hâric zilyed olmayan demektir. Çünkü bununla müddeî (davacı) ile müddeâ aleyh (davalı) bilinir. Zira ayn davasında taraf ancak zilyeddir (Mecelle, mad.1635). Binaenaleyh hâric davacı ve zilyed davalı olup haric'den davasını isbat için beyyine (delil) istenir. İsbat ederse iddia ettiğini alır. İsbat edemez ise münkir (inkâr eden) olan davalıya yemin verilir. Zira yemin inkâr edenedir. Yemin etmekten kaçınırsa (nükûl) dava konusu olan malın müddeî'ye ait olduğuna kazaen istihkak ile hükmolunur. Fakat davalı yemin ederse onun lehine kazaen terk ile hükmolunur. Kazaen istihkak ile hükmolunamaz. Kazaen terk'den sonra davacı beyyine ikame edecek olsa kabul olunur ve davacı lehine kazaen istihkak ile hükmolunur. Terk ile hüküm, istihkakın sübûtu demek olmadığı içindir ki davacı isbat delili bulduğu zaman mahkemeye müracaat ederek delilini sunar ve lehine hüküm (istihkak hükmü) alabilir.



İşte bu netîcelerin ortaya çıkarılması için taraflardan hangisinden delil isteneceği ve hangisine yemin verileceği konusunun açıklığa kavuşması gerekmektedir ki bu da zilyedin kim olduğunun anlaşılmasına bağlıdır (H. Reşîd Pa,ra, a.g.e., VIII,127-128; Ali Haydar Efendi, a.g.e., IV, 588-589).