Zikir ve Namaz

Namaz, baştan sona bir zikirdir. Namaz bize her rüknünde, her ifadesinde Allah’ı hatırlatır. Bu sebepten Allah, Kur’ân-ı Kerim’de bazen “namazı ikame ediniz!” emri yerine; “Allah’ı zikrediniz!” veya “Rabbinin adını zikret!” denilir. Kerim Kitab'da zikirle namaz yakınlığından dolayı, zaman zaman salât (namaz) kelimesinin zikirle yer değiştirdiği ifadelere rastlarız. Namazda Allah’ın zikrini (Kur’an’ı) tekrar eder, tezekkür ederiz. Bunun için Cenâb-ı Hak; “sabah akşam namaz kıl!” yerine; “Sabah akşam Rabbinin adını zikret!” (76/İnsan, 25) buyurmuştur.



Namazın her rekâtında ve her bir rüknünde Allah’ı tekrar tekrar zikretmeli, hatırlamalıyız. Allah’ın emirlerini ve yasaklarını, vaadlerini ve tehditlerini, hüküm ve nimetlerini, sıfat ve isimlerini düşünmeliyiz. Böylece namaz, günde beş kez, alevlenen nefsî arzuların ateşini söndürmek, dünyevî sevgilerle kendinden geçen gönlümüze Allah ve Rasûlü’nün sevgisini yerleştirmek, fahşâ ve münker pisliğiyle aslî temizliğini kaybeden varlığımızı arındırmak için yapılan gerçek bir zikir olur. Bu anlamıyla zikrin yer almadığı namazlar, boş ve mânâsız hareketlerden ibâret birer yorulma olmaktan öteye gidemez.[39]



“Bana ibâdet/kulluk et; Beni zikir için namaz kıl.” (20/Tâhâ, 14).



“Namaza çağrıldığınız zaman Allah’ı zikretmeye koşun!”(62/Cum’a, 9)



“Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam zikret. Gâfillerden olma!” (7/A’râf, 205)



“Allah’ın yüce tanınmasına, içinde adının zikredilmesine izin verdiği mescidlerde sabah akşam O’nu tesbih ederler.” (24/Nûr, 36)



“Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı da dosdoğru kıl; çünkü namaz iğrenç ve kötü şeyler (fahşâ ve münker)den vazgeçirir. Allah’ı zikretmek, elbette en büyük (ibâdet)tir.” (29/Ankebût, 45)



“Ey iman edenler; çokça zikretmek sûretiyle Allah’ı zikredin!” (33/Ahzâb, 41)  



“Sabah akşam Rabbinin adını zikret!” (76/İnsan, 25)