5- Mekruh Olan Yeminler:

Mekruh olan bir fiili işlemek veya mendubu terketmek için yemin etmek mekruhtur. Alış veriş esnasında yemin etmek de mekruhtur. Böyle bir yeminin bozulup keffâret ödenmesi efdaldir. Böyle bir yemine sadâkat ise mekruhtur (Kâsânî, a.g.e., III, 17, 18; İbn Kudâme, el Muğnî, II, 167; Necati Yeniel-Hüseyin Kayapınar, Sünen-i Ebû Dâvud Terceme ve Şerhi, XII, 236).



Hanefî ve Mâlikîlere göre unutarak, hatâen, ikrah yoluyla ve yemin kasdı olmadan edilen yeminler mûteberdir. Çünkü yukarıda işaret edilen âyet mutlaktır. Yeminin kasda dayanıp dayanmaması konusunda bir kayıt mevcut değildir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde; yemin, talak ve nikâhın ciddisinin de, şakasının da ciddi sayıldığını haber vermişlerdir (Ebu Dâvud, Talak; 9; Tirmizi, Talak 9; İbn Mâce, Talak, 13; Kâsânî, a.g.e., III,18; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuhû, III, 367).



Şâfiî ve Hanbelîlere göre yeminini unutarak bozan kişi, yemininde hânis sayılmaz. Dolayısıyla kendisine keffâret icap etmez. Delilleri, kulların hatâen yaptıklarından dolayı günah olmadığını bildiren âyetle (33/Ahzâb, 5), müslümanların hatâen, unutarak ve ikrah yoluyla işlediklerinden dolayı sorumlu tutulmayacaklarını bildiren hadistir (İbn Mâce, Talak 16).



İkrah yoluyla yeminini bozan kişi, Ebû Hanife ve Mâlik'e göre keffâret öder; Ahmed bin Hanbel 'e göre ödemez. İmam Şâfiî'den ise bu konuda iki ayrı görüş nakledilmiştir (İbn Kudâme, a.g.e., XI, 177, 178).



Yemin edildikten sonra hemen peşinden "inşâallah" denilirse, bozulması halinde keffâret gerekmez. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) "Yemin edip de istisnâ eden (İnşâallah diyen) isterse, döner, isterse yemini bozmadan terk eder" (Ebû Davud, Eymân 9; Nesâî, Eyman 18; Ahmed bin Hanbel, II/6, 49) buyurmuştur. Ancak bu hükmün geçerliliği yeminle "inşâallah" demenin arasında konuşulmamasına veya konuşacak kadar susulmamasına bağlıdır.



İbn Kudame'nin bildirdiğine göre "inşâallah" denildiğinde keffâretin gerekmeyeceğinde dört mezhep müttefiktir (İbn Kudâme, a.g.e., XI, 227).