Besmele; Anlam ve Mâhiyeti:

Besmele: “Bismillâhirrahmânirrahîm” sözünün kısaltılmış şekli. Hayırlı ve helâl bir işe başlarken, Allah'ın adını anmak ve bu adla işe başlamak için besmele çekilir. Bismillâhirrahmânirrahîm: "Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla (başlarım)"  anlamına gelir.[76] Besmeleyi  "esirgeyen, bağışlayan Tanrı'nın adıyla" gibi yanlış; yanlış olduğu kadar gaflet ve cehâlet kokan tercümeyi kabul etmek mümkün değildir. "Allah" lafzı, özel isim olduğu ve Yaratıcımızın tüm güzel isimlerini içinde barındıran bir anlam taşıdığı için başka bir dile tercüme edilemez. Ayrıca "esirgeyen" tabiri çok yanlış bir tercümedir. Türkçede “esirgemek”, daha çok olumsuz bir sıfat anlamında kullanılır. Saklamak, korumak gibi anlamlarından daha çok; kıyamamak ve cimrilik yapmak manalarında kullanılır ki Allah'ın Rahmân sıfatının kesinlikle karşılığı değildir.[76]   



Kur'ân-ı Kerîm'in ilk nâzil olan âyet-i kerimesi "Yaratan Rabb'inin adıyla (besmele çekerek) oku!.." (Alak: 96/1)[76] mealinde olup emir sıgasıyla inzâl buyurulmuştur. Bu emir sadece Peygamber Efendimize değil, bütün mü'minleredir. Çünkü usûl-i tefsirde kaidelerden birisi de: "Sebebin hususî olması, hükmün umumî olmasına mâni değildir"[76] cümlesiyle ifade olunmuştur. Mü'minler meşrû (şer'i, mübah) bir işe başlarken "Besmele-Hamdele ve Salvele" getirmeyi ihmal etmezler. Çünkü bilirler ki, bu usûle riayet edilmeden başlanan herhangi bir işte, mutlaka bereketsizlik ortaya çıkar.[76] Kur'ân-ı Kerim okurken, hayvan keserken, abdest alırken, namaz kılarken ve av ile meşgul olurken besmeleyi ihmal etmezler. Kaldı ki hayvan keserken, ava silah atarken ve ava köpeği salarken besmele çekmenin kat'i delille (nassla) sabit olduğunun şuurundadırlar.[76] Aksi davranışın, yani besmeleyi kasten terk etmenin; elde ettikleri eti haram kılacağını bilirler.[76]



Kur'ân-ı Kerîm'de; Fir'avn kıssası haber verilirken, sihirbazların "Kaalû bi'izzeti Fir'avne" (Fir'avn'ın izzeti için) diyerek asalarını yere bıraktıkları beyan edilir.[76] Bilindiği gibi Fir'avn kelimesi "RA ilâhının oğlu" anlamına gelen bir terkiptir. Fir'avn, Mısır’ı "RA" ilâhı adına yönetirdi. Tabii bu, bugünkü çağdaş ideolojilerden farklı bir tutum değildi. Dikkat edilirse; sosyalist ülkelerin yöneticileri, başta Karl Marx olmak üzere, Lenin ve diğer teorisyenler adına sistemi sürdürürler. Kapitalizm'de de durum bundan farklı değildir. Genel olarak her ülkede, iktidar durumunda olan ideoloji, aynı metodlarla ayakta tutulur. Her işe başlarken, o ideolojinin kurucusunun adını anmak zarurettir. Dolayısıyle, Fir'avna bağlı olan sihirbazların kıssasında, bu hususun beyan edilmesi, sürekliliğinin bir belgesidir. [76]



İslâmiyet'ten önce Araplar, herhangi bir işe başlarken, bağlı bulundukları ilâhlarının adlarını anarak başlarlar, meselâ, Bismi'l-Lat (Lat'ın ismiyle), Bismi'l-Uzza (Uzza'nın ismiyle) derlerdi. Her kavimde buna benzer sözlerin kullanıldığı ve meselâ bir hizmetlinin, âmirinin verdiği bir emri yerine getirirken,



"Bunu falanın adına yapıyorum" demesi âdettendir.



Resulullah (s.a.s.), İslâm dinini tebliğ etmeğe başladıktan sonra, cahiliye Arapları'nın kullandığı sözü değiştirmiş ve, "Ey Allah'ım, senin adınla" anlamına gelen, "Bismike Allahümme" ve "Allah'ın adıyla" anlamına gelen, "Bismillahi" sözlerini kullanmıştır. Ancak Kur'an-ı Kerîm'de Neml suresinin otuzuncu ayeti nazil olduktan sonra besmele son şeklini almıştır. Bu ayette Süleyman (a.s.) tarafından yazılan bir mektup söz konusudur. Mektupta "Bu mektup Süleymandan'dır ve Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla başlamaktadır." denilmektedir. Kısaca besmele dediğimiz ve "Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla" anlamına gelen Bismi'llahi'r-Rahmani'r-Rahim'in Kur'ân-ı Kerîm'den bir ayet, yahut bir ayetin bir kısmı olduğu anlaşılmaktadır.



"İşime, Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlıyorum. O'nun emriyle ve O'nun için bu işin başındayım ve O'nun adına teşebbüste bulunuyorum, O'nun emriyle yapıyorum. Çünkü bu başladığım işin tamamlanmasında gerekli olan kuvvet ve kudret O'nun tarafından bana verilmiştir ve O'ndandır. O bana bu kuvvet ve kudreti vermezse ben bu işi tamamlayamam."



Helâl ve hayırlı bir işe başlarken, Allah'ın adını anmak, her müslümanın üzerinde titizlikle durması gereken görevlerindendir. Kur'an-ı Kerîm'de buna işaret eden pek çok emirler, vardır.



"Atalarınızı andığınız gibi, hatta daha çok Allah'ı anın." (el-Bakara: 2/200)



"Namazlarınızı kıldıktan sonra, ayakta otururken ve yanlarınızın üzerinde iken Allah'ı anın." (en-Nisa: 4/103)



"Rabbı'nın adını an. İhlâs ile O'na yönel." (el-Müzzemmil: 73/8)



"Rabbı'nın adını sabah akşam an" (İnsan: 76/25)



Resulullah (s.a.s.)'den nakledilen bir hadîsde şöyle denilmiştir: "Bismillah ile başlamayan her ciddi iş noksandır."[76]