Yeminin Hâkim Kararına Etkisi

Davacı, mahkemede davasını isbat edemezse, davalıya yemin teklif etme hakkına sahiptir. Yemin onun kendi fiili veya başkasının fiili hakkında olumlu veya olumsuz yönde olabilir; "Allah'a yemin olsun ki, satmadım yahut satın almadım yahut da sattım veya satın aldım" demek gibi. Çünkü insan kendi durumunu ve fiillerini başkalarından daha iyi bilir. Bu yüzden onun yemini anlaşmazlığı sona erdiren bir delil sayılır.



İbn Abbas (r.a)'den rivâyete göre Hz. Peygamber (s.a.s) bir adama”yemin teklif etti ve ona şöyle dedi: "De ki, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki, davacının bende hiç bir hakkı yoktur." Yine Eş'as b. Kays'dan rivâyet edilmiştir. O şöyle dedi: Kindeli bir şahısla Hadramutlu birisi Yemen'deki bir toprak için Hz. Peygamber'in önünde hasımlaştılar. Hadramutlu hasımının babasının kendi toprağını gasbettiğini ve halen bu toprağın hasmının elinde bulunduğunu iddia etti. Hz. Peygamber davacıya delilini sordu O, "Delilim yok, fakat yemin ederim ki, o toprağın babası tarafından gasbedildiğini bilmiyor" dedi. Bunun üzerine Kindeliye yemin teklif edildi (Ebû Davud nakletti).



İslâm hukukçuları mahkemedeki yeminde yedi şartın bulunması gerektiğini belirtirler. Bunlar şöylece sıralanabilir:



1- Yemin edenin buluğ çağına gelmiş olması, temyiz kudretini hâiz bulunması ve iradesinin hür olması;



2- Davalının, davacının hakkını inkâr etmesi;



3- Hasımın hâkimden yemin talep etmesi ve hakimin yemin edecek olana teklifte bulunması;



4- Yemin şahsa bağlı olup, yeminde vekâlet kabul edilmez. Yemin, yemin edecek olanın zimmeti ve dini ile bağlantılı olduğu için veli veya vekil bu hakkı kullanamaz.



5- Hadler gibi Allah'a ait haklarla ilgili olmaması gerekir.



6- İkrar caiz olan haklarla ilgili olması. Hadis-i şerifte Delil davacıya, yemin ise davalıya aittir" buyurulur. İkrar caiz olmayan haklar konusunda yemin geçerli olmaz.



7- İsbat için delil olmaması veya mevcut delillerin yetersiz bulunması.