Velâ ve Berâ:

‘Velâ’, Allah’ı, Peygamber’i ve onlara inanan mü’minleri veli, dost, yakın, sırdaş ve aynı zamanda işlerini emanet edebileceği yetkili bilmek demektir.



‘Berâ'’ ise, Allah’ın, Peygamberin ve İslâmın düşmanlarından velilik yönünden uzak kalmak, onların inançlarından, ahlâk ve davranışlarından beri olmak, onları dost ve sırdaş bilmemek demektir.



İslâma göre müşriklerin ve kafirlerin inançları ve gittikleri yol yanlış ve batıldır. Mü’minlerin, onların bu durumlarından uzak kalmaları gerekir. Onların bir kısmı mü’minleri imanlarından çevirip kendileri gibi yapmak isterler. Eğer mü’minler onlara uyarsalar, imanlarını kaybedebilirler.[76]



Kur’an, ana-baba bile olsa, eğer onlar imana rağmen küfrü seviyorlarsa, onlarla velilik (yakın dostluk) olmaz diyor.[76] Yine yahudi ve hırıstiyanların veli edinilmesi mümkün değildir.[76] Tarihteki olaylar isbat etmiştir ki müslümanlar bu türlü velilik ilişkilerinden hep zarar görmüşlerdir.



Mü’minleri dost bilme, müşriklerden ve inkârcılardan beri olma iman konusudur. Mü’minler onların gittikleri yoldan uzak olmak, onların ahlâklarından beri olmak, onların düşüncelerini bir tarafa atmak zorundadırlar.



Ancak hatırlatmak gerekir ki bu durum onlarla insaní ilişkiler kurmaya, onlarla alış-veriş yapmaya, onlarla birarada yaşamaya engel değildir. Yapılan anlaşmaya uygun olarak mü’minler diğer dinlere inananlarla bir arada yaşayabilirler. Müslümanlar yönetimde olsa bile hiç kimseye diní konuda baskı yapamazlar. Çünkü İslâm’da inanç özgürlüğü vardır.



Buradaki berâ’, onları sırdaş edinmemek, onların yanlışlarından uzak durmaktır. Ayrıca onlar, müslümanların aleyhine iş yaparsalar, müslümanlara saldırırsalar, diğer mü’minler onlara yardımcı olamazlar. Mü’minler, Allah’ın kendilerinden uzak durduğu, isyancı müşrik ve inkârcıları ‘velayet-yönetim ve velilik’ hakkını veremezler.



‘Berâet’, mü’minlere ait bu önemli tavrı ifade eden Kur’aní bir tavırdır. Mü’minlerin kurtuluşu; her türlü şirkten, nifaktan, küfürden, isyandan beri olmakta, kafir ve müşriklerin yollarından uzaklaşmakla mümkündür. Onların bu gibi şeylerden beri olmaları, onlara sonsuz bir kurtuluşun ‘beraet’ini-Tükçe söylenişle beratını- kazandırabilir.[76]