a- Lügat Ve Istılah Anlamı:

Vücûh ve nezdir Arapça birer çoğul isimdir. Vücûh, vech kelimesinin, nezâir de nazre kelimesinin çoğuludur. Organ anlamına gelen vech kelimesi, daha ziyade herhangi bir şeyin görünümü ve başlangıcına ad olarak kullanıla gelmiştir. Mesela insanın yüzü, gündüzün başlangıcı anlamlarında Kur'ân'da kullanılmaktadır (el-Maide, 5/6; Alu İmran, 3/72). Bununla beraber "vech' lügatte pek çok anlama gelmektedir: Yol, sebep, taraf, yön, cihet, önemli ve şerefli adam, sabah namazı, mevki, şekil, doğruluk, uygunluk, mana, nevi, vasıf, niyet, tarz, usûl.



"Nezâir" ise, yukarıda da kaydettiğimiz gibi, nazre'nin çoğulu olup lügatte, misil, benzer, eş ve denk gibi anlamlar içerir.



Vücûh ve nezâir'in ıstılâhı tariflerinde ise, daha ziyade iki tanım ağırlık arzetmektedir. Bunların birisi; aynı lafız ve harekelere sahip olan bir kelimenin Kur'ân'ın değişik yerlerinde gelmesi ve her bir yerde değişik anlam ifade etmesidir (Bkz İbnu'l-Cevzî, Nüzhetü'l-A yün, 83). İkinci tarif ise şöyledir: Ümmet lafzında olduğu gibi, çeşitli anlamlarda kullanılan müşterek bir lafza vücûh; mütevâtı lafız gibilere ise nezâir denir (Bkz., Ez-Zerkeşî, el-Burhân, I,102). Mütevâtı lafız ise şöyle tanımlanmaktadır: Aralarında ortak bir nokta bulunan ve fakat mahiyetleri farklı olan bir kelimedir. Mesela canlılık vasfında insan ve hayvanlar müşterektir. Fakat bu varlıkların mahiyetleri tamamen farklıdır. Zira biri konuşur, aklı vardır; diğeri ise konuşmaz. Bazı hayvanlar dört ayaklıdır vs. gibi (bkz. Hind Çelebi, et-Tasârîf, tahkiki, 19).



Yapılan her iki tanımda da kapalılık bulunmaktadır. Bundan dolayı bu tanımlardan yola çıkılarak ve kelimelerde ifade edilen mana birliği de göz önünde alınarak vücûh ve nezâir şöyle tanımlanabilir: Aynı lafızla gelen Kur'ân'ın değişik âyetlerinde farklı anlamlar ifade eden lafza vücûh; değişik kelimelerin aynı anlamlarda kullanılmasına da nezâir denir. Bunun misallerini Kur'ân'da bulmak mümkündür. Ancak şunu belirtelim ki, Kur'ân'daki vücûh ifade eden kelimelerin sayısı hayli yekün tutmaktadır. Fakat müfessirler kelimelerin vecihlerinin tamamı üzeride ittifak etmedikleri gibi, aynı kelimeye verilen anlamlarda da farklılıklar göstermişlerdir. Vüch ifade eden kelimeler içerisinde hidayet kavramına çok değişik ve çeşitli anlamlar verilmektedir. Mesela Yahya İbn Sellâm, "hidayet" kelimesine, beyan, din, iman, dua, marifet, nebinin işi, rüşd, peygamberler, Kur'ân, Tevrat, tevfik, hüda, tevhid, sünnet, teybe, ıslâh etmek ve ilham anlamlarını verirken; Zerkeşî de aynı şekilde bu kavrama on yedi anlam verir. Fakat, o "tevfik" ve "hüda" yerine "istirca" ve "hüccet" anlamlarını kaydeder (bkz. Yahya İbn Sellâm, et-Tasârîf, s. 96-103; ez-Zerkeşî, el-Burhân, I,103-104). İbnu'l-Cevzî, aynı kelimeye yirmi dört anlam verir (İbnu'l-Cevzî, Nüzhetü'l Ayün, 625-630). Suyûtî ise bu kelimeye yirmi yedi anlam verir (Suyutî, el-İtkân, I, 446-447). Bu misallerde zikredilen hidayet kavramına verilen anlamlardan her birisine bir ayet örnek gösterilmiştir.



Nezâir kelimesine örnek olarak da, Kur'ân'da cehennem, nâr, sakar, hutama, cahîm gibi kelimeler geçmekte olup, değişik lafızlardan gelen bu kelimeler Cehennem'in adları ve vasıflarıdır ki, bu tilr kelimelere de nezâir denir.