Vekâletin Caiz Olup Olmadığı Konular

Vekâlet, bir kimsenin bizzat kendisinin yapabileceği her türlü muamelede caizdir. Yani kişi kendi yapabileceği meşru bir muamelede bir başkasını vekil tayin edebilir (el-Merğınanî, el-Hidâye, III,136). Buna göre, alım satım, havale, rehin, daman, kefalet, şirket, vedia, mudarabe, müzaraa, müsakat, icare, ceâle, karz, sulh, vasiyet, hibe, vakıf, sadaka, fesh, ibra, nikah, talak gibi konularda vekâlet caizdir. Ama herkes için alabilmesi mübah olan, dağdan ot ve odun toplamak, denizden balık tutmak, dağda av avlamak gibi konularda vekâlet caiz değildir.



Hakları istemede ve mahkemede savunmada vekâlet caizdir. Fakat şahitlikte, yeminde, adakta caiz değildir. Zina haddi gibi Allah hakkı olan hadlerin istifasında da vekâlet caizdir (İbn Kudâme, a.g.e., V, 203 vd). Ancak bu konularda vekâletin cevazı mutlak değildir. Bir takım kayıt ve şartlara bağlıdır. Bu şartlar vekâletin sıhhat şartları başlığı altında ele alınacaktır.



İbadetlerin ifası konusunda vekâletin caiz olup olmayacağı, ibadetin cinsine göre değişir. Bilindiği gibi ibadetler, bedenî, malî ve hem bedenî hem malî olmak üzere üç çeşittir. Namaz, oruç gibi sırf bedenî olan ibadetlerde vekâlet caiz değildir. Zekât vermek, kurban kesmek gibi sırf malî olan ibadetlerde vekâlet caizdir. Yani bir kimse malının zekâtını bizzat kendisi verebileceği gibi bir başkası eliyle de verebilir. Hac gibi hem bedenî hem de malî olan ibadetlerde ise vekâletin cevazı, müvekkilin durumuna bağlıdır. Müvekkil bu ibadeti bizzat kendisi yapamayacak derecede müzmin hasta veya yaşlı ise yerine başkasını gönderebilir. Aksi takdirde bizzat kendisinin hacca gitmesi gerekir. Bu kayıt farz hac ile ilgilidir. Nafile olan hacda mutlak olarak vekâlet caizdir (İbn Kudame, a.g.e., V, 202 vd).