Mezheblerin Ve Ulemanın Görüşleri:

Malikî fakihlerinden Ebû Bekir İbn'ül-Arabî şöyle der: "İçinde Malik b. Enes (r.a)'in de bulunduğu ekseri ulemaya göre teğanni kalpleri heyecana getiren eğlencelerdendir. Ne Kur'an'da, ne de sünnette onun haram olduğuna dair delil yoktur. Ama sahih hadiste mubah olduğuna delil vardır. Sahih hadiste Hz. Ebû Bekir, Hz. Âişe'nin yanına girer. O anda onun yanında Ensarın mersiyelerini okuyan iki cariye vardır. (Sonra hadîsin tamamını yazarak) Teğanni haram olsaydı, zahiren Ebû Bekir hoş karşılamadığı halde Resulullah (s.a.s)'in evinde olmaması gerekirdi. Resulu Ekrem (s.a.s) ruhsat faziletiyle ve yaratıklara merhametinden dolayı onu kabul ile karşıladı" (İbnü'l-Arabî, Ahkâmü'l-Kur'an, III, 9).



"Teğanni'nin haram olduğuna dair rivayet edilen her hadîs ve söylenen her delil, senet yönünden de, inanılacak esas yönünden de batıldır. Haber olarak da, tevil olarak da batıldır. Resulullah (s.a.s)'den sabit olan husus, onun iki bayramda ve bağırıp çağırmaksızın ölüye ağlarken teğanniye ruhsat verdiğidir" (İbn'ül-Arabî, Ahkâmü'l-Kur'an, III, 10).



İbn Abidin de Haşiye'sinde şöyle der: "Haram olan teğanni bir erkeğin sıfatını, hayatta olan belli bir kadının vasıflarını ve insanı şarap içmeye tahrik edecek biçimde şarabın vasıflarını anlatan, melodik söyleyişler ve Müslüman veya zimmiyi hicveden sözlerdir ki, bu hicvetme de söyleyen adam bizzat o Müslüman veya zimminin hicvini düşünerek söylerse, olmayan bir kadının vasfını yapan teğanni de haram değildir. Veya kokuları, çiçekleri, suları anlatan bir şiir veya teğanninin men edilmesinin bir delili yoktur. Evet, bunları bir çalgının yanında söylerse, o zaman yine men edilir" (İbn Abidin, Hâşiye, Terc. M. Taskesenlioğlu, XV, 344).



İmam Şatıbî şöyle der: "Tatrib, sesi uzatıp güzelleştirmektir." Açıklaması: Şarkı olarak söylenen şiir iki hususu ihtiva eder:



"1- Kendisinde hikmet ve nasihat olan ki kalbe aittir. Onunla amel edilir ve ondan etkilenilir. Bu çeşit teğanniyi dinlemek ruhlara nisbet edilir."



"2- Makamlara göre tertibedilmiş nağmeler bulunanıdır ki bu tabiata tesir eder, onu gerektiği şekilde heyecana getirir. Bu heyecan nağmenin etkisine göre değişir. Bunların hepsi de işitme yönünden kalbe etki eder. Onun etkisiyle sükûnet ve huzur meydana gelir ki bu rikkattir. Bu vecd duygusudur ve şüphesiz ki bu övgüye lâyıktır. Kendisinde sükûn olmayan her etki şımarıkça coşmadır, onda rikkat da yoktur, vecd duygusu da... Bu çeşit teğanni sofiyye büyükleri katında övgüye lâyık görülmemiştir" (Şatıbî, el-İtisâm, I, 175).



Maliki mezhebi büyüklerince aletli olmamak, devamlı olmamak ve halk arasında meşhur olmamak şartıyla şarkı dinlemek mekruhtur. Çünkü devamlı teğanni ile meşgul olmak mürüvveti düşürür, şahitlik hakkının kaybolmasına sebep olur" (Hattâb, Mevahibü'l-Celil, VI, 135).



"Büyük Şafiî fakihi İmam Maverdi, teğanni hakkında şöyle der: Hicazlar şu iki husus dışında devamlı ona ruhsat vermişlerdir. Vecdi artırması ve onu yasak kılacak bir şeyin onunla birlikte bulunmaması."



"İbn Cerir şöyle der: Onu mubah gören, onun nefsi rahatlandırmasını delil olarak getirir. Onu tâate güç kazanmak için yapan itaatkâr, günaha güç kazanmak için yapan asi olur. Yoksa o bahçe de gezinmek ve gezinti yerinde hava almak kabilinden olur" (İbn Hacer, Fethu 'l-Bârî, XIII, 160).



Şafiîlerin görüşüne göre, "teğanni" hakkında varid olan haberlere göre mubahtır, çünkü bunda develeri yürütmeyi canlandırma, uyuyanı uyandırma faydası vardır. Onu dinlemek de dinletmekte de mübahtır. Aletsiz teğanni mekruhtur, dinlemesi de böyledir. Ancak Hz. Âişe hadisinden dolayı haram değildir" (Şirbinî, Mağni'l Muhtâc, VI, 428).



Hanbelilere göre, şer'an hoş karşılanmayan bir şey olmadıkça teğanni mübahtır. Ancak bazı Hanbeliler, haram değil mekruhtur demiş, bazıları ise haram olduğunu söylemişlerdir. Genel olarak kötü sözler bulunmadıkça teğanni mubahtır, şeklinde özetlenebilir.



İmam Ahmed b. Hanbelin mekruh görmesi, bizzat söz üzerine değil, kötü fiil üzerinedir. (Yâni teğanni sebebiyle işlenecek kötü şey üzerinedir.) Hadâ, işlenmesi bakımından da dinlenmesi bakımından da mubahtır (İbn Kudame, el-Mugnî, XII, 42-43).



Zahirilerden İbn Hazm, teğanninin haram olduğunu söyleyenlerin delil getirdikleri hadîs-i şeriflerin sıhhatli olmadığını söylemektedir. Ona göre Şer'î bir farza saygısızlık etmemek şartıyla teğanni, mutlak suretle mubahtır (İbn Hazm, el-Muhallâ, IX, 60).



İmam Gazalî, teğanniğine ve sema ile ilgili olarak şerîat açısından geniş bilgi verir. Bunların haram olduğuna dair sağlam bir nassın olmadığını ispat eder. Bunların haram olduğunu söyleyenlerin sağlam bir delile dayanmadıklarını söyler. Ayrıca Medine'ye hicretinde Ensar kadınlarının tef çalarak ve teğanni ile Resulullah'ın karşılamalarını delil getirir (Gazalî, İhyau Ulûmi'd-Din, II, 245).



Havvât b. Cûbeyr'den; "Ömer b. Hattâb (r.a)'la beraber hac için çıktık. Aralarına Ebû Ubeyde b. el-Cerrah ve Abdurrahman b. Avf'in de bulunduğu bir kafile ile gittik. Kafiledekiler, "Bize Dirar'ın şarkılarından oku" dediler. Ömer (r.a), "Ebû Abdullah'ı bırakın da içinden doğan şiirleri okusun" dedi. Tanyeri ağarıncaya kadar şarkı söylemeye devam ettim Ömer (r.a), "Yeter artık ey Havvât, seher vaktine erdik" dedi" (İbn Abd el-Berr, el-İstîâb fi Ma'rifeti'l-Ashâb, III,11).



İmam Şevkânî harama, fitne ve fesada alet ve sebep olmayan teğannî için ruhsat veren ashab ve tabiînden bazılarını sayar. Buna göre Hz. Ömer (İbn Abdü'l-Berr vb.), Hz. Osman (Maverdî, el-Beyan, er-Rafiî), Abdurrahman b. Avf ve Ebû Ubeyde b. el-Cerrah (Beyhakî), Bilâl, Abdullah b. el-Erkam, Üsâme b. Zeyd (Beyhaki), Hz. Âişe (Buharî, Müslim) ashabtan ruhsat verenlerdir.



Tabi'înden ise Said b. el-Müseyyeb, Sâlim b. Amr, Hârice b. Zeyd, Şureyh el-Kadî, Said b. Cübeyr, Âmir eş-Şa'bî, Ubeydullah b. Ebi Atîk, Atâ b. Ebî Rebah, Muhammed b. Şihâb ezZührî, Ömer b. Abdül-Aziz vb. dir.



İmam Şevkânî bu isimleri saydıktan sonra İmam Maverdî'nin şu sözünü nakleder: "Hicazlılar, senenin ibadet ve zikirle geçirilmesi emredilen günlerinde teğanniye devamlı ruhsat vermişlerdir" (Şevkâni, Neylü'l-Evtâr, VIII, 266).