1. Hapis Cezası:

Müctehidlerden bir bölümü hapis cezasının meşrû olduğunu söylemişlerdir. Delilleri Hz. Peygamber (s.a.s)'in zan altında olan bir adamı hapsedip, sonra serbest bırakmasıdır (Ebû Dâvud, Akdıye, 29; Tirmiz, Diyât, 20; Nesaî, Sârık, 2). Bu hapis cezası ihtiyatî bir tedbirdir. Bir hadiste şöyle buyurulur: "Varlıklı kişinin borcunu geciktirmesi, şikâyet edilip cezalandırılmasını meşrû kılar" (Buhârî, İstikrâz, 13; Ebû Dâvud, Akdıye, 29; Nesaî, Büyû, 100; İbn Mâce, Sadakât, 18; Ahmed b. Hanbel, IV, 222, 388, 389). Bu hadis; gücü yeten kimsenin, borcunu geciktirmesi halinde borcunu ödeyinceye kadar hapsedilebileceğine delil getirilmiştir (eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, Mısır, t.y., V, 240).



Diğer yandan ilk dört halifeden Hz. Ömer cezaevi yaptırmış, Hz. Osman ile Hz. Ali de bu konu da onu izlemiştir.



Hanefilere göre hapis cezasının meşrûluğu yol kesip soygun yapanlara verilecek cezayı bildiren ayetteki; "... Yahut yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir" (el-Mâide, 5/33) ifadesidir. Burada "sürgünden" maksat hapsetmektir. Çünkü yol kesen eşkıyanın başka bir beldeye sürgün edilmesinin, onun topluma verebileceği zararı önleyemeyeceği açıktır (el-Cassâs, Ahkâmü'l-Kur'an, II, 412; Zeylaî, Tebyînü'l-Hakâik, III, 207; İbn Kudâme, el-Muğnî, IX, 328).