Çocuk Oyuncakları

Fukaha, çocuklar için yapılan insan ve hayvan şeklindeki oyuncaklara cevaz vermişlerdir. İmam Kurtubî şöyle der:



"Heykel, mücessem insan ve hayvan figürlerinin haram kılınmasından bir istisna vardır. O da çocukların oynadığı oyuncaklardır. Çünkü bu konuda Hz. Âîşe'den rivayet edilen şu hadis-i şerif vardır:



"Resulullah (s.a.s) Tebük veya Hayber gazvesinden döndü. Evin dolap yerinde perde vardı. Bu esnada rüzgar esti ve Âîşe'nin oyuncak bebeklerinin bulunduğu bölümü açtı. Resulullah (s.a.s) "Bu nedir, ey Âîşe?" diye sordu. Âîşe, "Benim kızlarım" cevabını verdi. Oyuncakların arasında deriden iki kanadı bulunan bir ad vardı. Resulullah (s.a.s) "Oyuncakların ortasında gördüğüm şu şey nedir?" diye sordu.



Âîşe, "iki kanat" dedi. Resulullah, "İki kanatlı at olur mu?" dedi. Aişe, "Hz. Süleyman'ın çok kanatlı atlarının olduğunu duymadın mı?" cevabını verdi.



Hz.Âîşe der ki: "Resulullah (s.a.s) bu cevap üzerine dişleri görünecek kadar tebessüm etti" (Ebû Davûd, Edeb, 54).



"el-Umûr bimekasıdıha" genel kaidesine bağlı olarak bazı ilim dallarında kullanılan boyutlu suretlere cevaz verilmiştir. Meselâ tıp ilminde vücudun teferruatlı olarak tanınması gerekir. Bunun içinde boyutlu ve vücudun iç organlarını gösterin iskeletlere veya insan sûretlerine ihtiyaç vardır. Bilhassa operatör bir hekimin sahasında başarılı olabilmesi için insan vücudunu iyi tanımasına ihtiyaç vardır.



Bir veterinerin de hayvan vücudunu tanıması gerekir. Bir biyoloji bilgini de aynı ihtiyacı duyar. Bunlarda mücessem canlı sûretlerinin kullanılması zaruretten dolayı mübahtır, caizdir.



Boyutsuz (gayri mücessem) suretler (Resim ve fotoğraf)



Bu konudaki görüşleri şu maddeler içinde toplamak mümkündür:



1- Bitkiler, deniz manzaraları, tabiat manzaraları gibi cansız cisimlerin resimlerini yapmak ulemanın icmaı ile mübahtır.



2- Tapılan canlının resmini yapmak da ulemanın ittifakı ile haramdır. Meselâ Budistlerin tapındığı Buda'nın resmini tapılsın diye yapan kimse kâfirdir, küfür ve sapıklığın yayıcısıdır. Bu gibi kişiler hakkında Resulullah (s.a.s) "Kıyamet gününde insanların azab bakımından en şiddetlisi tasvir yapanlardır." buyurmuşlardır.



İmam Taberî de bunu şu şekilde açıklamaktadır: Bu hadis-i şerifteki tasvirciden kasıt, ibadet edilen bir şeyin resmini yapan, bu fiili bilerek ve kasıtlı olarak işleyendir. O bu fiili ile kâfir kabul edilir. Bu kasdı taşımayan ise isyankâr kabul edilir (Y. El-Kardavî, el-Halâl ve'l-Haram fi'l-İslâm, 104).



3- Resmi yapan bununla Allah'ın yaratışına benzetmek veya Allah'la yaratma yarışına girmeye çalışmak gibi bir kasıt güderse, tevhid akidesinden çıkar. İşte bunlar ve bunlara benzeyenler hakkında, "İnsanlar içerisinde azabı en şiddetli olanlar, Allah'ın yaratmasına benzer yaratma yarışına gidenlerdir." (Buharî, Libâs, 91; Nesâî, Zînet, 112; Ahmed İbn Hanbel, 111, 36) hadis-i şerifi varid olmuştur.



4- İhtilâfsız olarak haram çerçevesine giren sûretler, tabilerinin dinî yönden mukaddes kabul ettikleri, dünyevî yönden ululadıkları tasvirlerdir. Bunlardan birinci gruptakiler peygamberlere, meleklere, salih kişilere ve evliyaya atfedilen resimlerdir. Mesela Hz. İbrahim'in, Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın, Cebrail'in, Hz. Ali'nin resimleri bu kabildendir. Bu çeşit resimler, ehl-i kitabda ve Müslümanlardan Şîa'da çoktur.



İkinci gruptakiler ise ululanan ve bir nevi takdis edilen kralların, sultanların, kumandanların, din adamlarının, sanatkârların, hangi sahada olursa olsun meşhur olmuş şahısların tasvirleridir. Bunlar ya gününde resmî otoritenin baskıyla veya zaman aşımıyla dinî hüviyet kazanarak takdis edilirler. Müslim'in Sahih'inde Ebû'd-Duha'dan şöyle bir rivâyet vardır: "Mesrûk'la birlikte içinde heykeler bulunan bir evde idik. Mesrûk bana: "Bunlar Kisra'nın heykelleri mi? diye sordu. "Hayır, bunlar Meryem'in heykelleridir" dedim (Ahmed İbn Hanbel, 1, 375)



5- Takdis kastı güdülmemek ve Allah'ın yaratmasına benzer bir şey yaratma iddiasında bulunmamak suretiyle yapılan ağaç, güneş, ay, nebatlar, tabiat manzaraları ve diğer cansızların resimlerini yapmak mubahtır.



Boyutsuz resimleri mübah görenlerin dayandıkları deliller:



Ebû Talha (r.a)'den: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "İçinde resim (sûret) olan eve melekler girmez. "



Hadisin ravilerinden Büsr dedi ki: "Zeyd b. Halid hastalandı. Ziyaretine gittik. Gördük ki, kapısında resimli bir perde var. Resulullah (s.a.s)'ın zevcesi Meynûne (r.anha)'nın üvey oğlu Ubeydullah el-Havlânî'ye: "Zeyd sana bir gün önce resimler hakkındaki hadisi haber vermedi mi?" diye sordum. "Onun "Ancak elbise ve örtüdeki nakış ve resimler müstesnadır" dediğini işitmedin mi?" cevabını verdi (Buhar, Libas, 92).



Ebû Talha el-Ensarî'den: Ebû Talha: Resulullah (s.a.s)'in "Melekler, içinde köpek ve resim bulunan eve girmez" buyurduğunu işitim, dedi.



Zeyd b. Hâlid el-Cühenî dedi ki: Hz. Âîşe'nin yanına geldim ve; şu (Ebû Talha) Resulullah (s.a.s)'nin "Melekler, içinde köpek ve resim bulunan eve girmez" buyurduğunu haber veriyor. Resulullah (s.a.s)'in bunu söylediğini işitin mi? dedim. "Hayır, yalnız ne yaptığımı sana haber vereyim. Bir gazasına çıktığını gördüm. Resimli bir örtü alıp kapıya örttüm. Resulullah gazadan dönüp perdeyi görünce yüzünde hoşnutsuzluk alâmetleri gördüm. Hemen perdeyi çekip yırttı ve "Allah bize, taşları ve çamurları giydirmemizi emretmedi" buyurdu. Hz. Âîşe devamla dedi ki: "Biz o perdeden iki yastık yaptık. Ben içlerini hurma lifiyle doldurdum. Benim bu yaptığımı ayıplamadı" (Nevevî, Müslim Şerhi, XVI, 86).



İmam Nevevî hadisin şerhinde şu açıklamayı yapar: "Bu hadiste haramlığı gerektirecek bir ifade yoktur. "Allah bize, taşları ve çamurları giydirmemizi emretmedi" ifadesi bunun ne vacip, ne mendub, ne de haram olmadığını gerektirir."



Âîşe (r.anha)'dan: "Üzerinde kuş resimleri olan perdemiz vardı. Eve girenin hemen karşısında görünüyordu. Resulullah (s.a.s) bana, "Bunun yerini değiştir, çünkü eve her girdiğimde onu görüp dünyayı hatırlıyorum" buyurdu. "



Hadisin diğer bir rivayetinde Hz. Âîşe: "Resulullah (s.a.s) bize onu kesmemizi emretmedi" diyor (Nevevî, Müslim Şerhi, XVI, 187).



Ulemadan bir kısmı bu hadis hakkında şöyle derler: "Bu hadisin hükmüyle amel edilir. Çünkü Resulullah (s.a.s) Hz. Âîşe'ye onu parçalamasını emretmedi. Eve girerken karşısına gelen yerden onu kaldırıp başka yere asmasını emretti. Onun hoşlanmadığı nokta, eve girişinde dünyayı ve dünyanın süsünü kendisine hatırlatacak eşyayı görmesidir. Özellikle Resulullah (s.a.s) hemen hemen bütün sünnet ve nafile namazlarını evde kılıyordu. Bu çeşit resimli örtü ve perdeler kalbin huşuuna ve Allah'a yönelip kâmil bir şekilde O'na niyazda bulunmaya engel oluyordu" (Y. Kardav, el-Halâl ve'l-Harâm fi'l-İslâm, 108).



Enes (r.a)'den "Hz. Âîşe'nin nakışlı ve resimli bir perdesi vardı. Onunla evin bir tarafını örterdi. Resulullah (s.a.s) ona "Onu benden uzaklaştır. Çünkü resimler, devamlı olarak namazımda bana görünüyor" buyurdu" (Buharî, Salât, 15, Libas, 93; İbn Hanbel, 3, 151, 283).



Abdurrahman b. el-Kasım'dan: "Kasım'ın Âîşe (r.anha)'dan şu hadisi rivayet ettiğini işittim: Âîşe'nin üzerinde resimler olan bir örtüsü vardı. Bu örtü, sergi olarak sofaya kadar uzatılmıştı. Resulullah (s.a.s) ona doğru namaz kılıyordu. Âîşe'ye "Onu benden uzaklaştır" buyurdu.



Hz. Âîşe dedi ki: "Onu uzaklaştırdım ve ondan yastıklar yaptım. Resulullah (s.a.s) bu yastıklara dayanırdı" (Nevevî, Müslim Şerhi, XIV, 89).