Kavram Olarak Tasadduk

İslâm'a göre mülk-madda olarak görünen her şey, aslında Allah'ındır (24/Nûr, 42); 39/Zümer, 6; 42/Şûrâ, 49; 57/Hadîd, 2, 7, vd.). Allah (cc) bu mülkten bir kısmını insanlara imtihan için verir ve onları bununla dener (8/Enfâl, 28). Bu bakımdan bazı insanlar mal ve dünyalık yönünden diğerlerinden farklı olabilir. Ancak, bu durum, bir üstünlük sebebi değildir. Kim, kendisine verilen bu maldan başkalarını da faydalandırırsa, şüphesi o hem sınavı kazanmış, hem malın hakkını vermiş, hem de malını bereketlendirmiş olur. Allah'ın kendisine verdiği maldan Allah'ın kullarını da yararlandırarak gerçek şükrünü yerine getirmiş olur.



Kur'an mü'minlere, hiçbir dostluğun ve alış-verişin olmadğı gün gelmeden önce, 'Allah yolunda tasaddukta bulunun' diye emrediyor (2/Bakara, 254).



Birtakım kimseler ölümden sonra tekrar dünyaya dönüp sadaka vermek isteyecekler. Kur'an böylelerini uyararak 'işte böyle pişmanlık duymadan önce Allah yolunda infak edin' demektedir (63/Münâfıkun, 10-11).



Kazanılan mallar, elde olan servetler, biriktirip yığmak, yahut da insanlara hükmetmek, onlara karşı 'istikbâr' etmek için değil, âhiret yurdunu aramak ve dünyada nasiplenmek içindir (28/Kasas, 77). Dünyada nasip lenmek, gerekli ihtiyaçlar için harcamak; âhiret yurdunu aramak ise malı ve imkânları Allah yolunda infak etmektir. Kur'an, dünyalıkları biriktirip Allah yolunda harcamayanları kötü bir son ile tehdit ediyor (9/Tevbe, 34-35).



Kur'an mü'minleri tasadduk etmeye çağırırken, şeytan insanları 'eğer sadaka verirseniz fakir olursunuz' diyerek korkutur (2/Bakara, 268). Buna karşın Allah (cc) kendi yolunda çaba gösterenleri hiç ummadıkları yerden rızıklandırır (65/Talâk, 3). Kim Allah için bir şey verirse, Allah da buna karşılık mutlaka bir şey verir (34/Seb', 39).



Mü'min malının en güzelinden 'tasadduk'ta bulunmalı (2/Bakara, 267). Sadakayı verirken gizli vermeye çalışmalı, ihtiyaç sahiplerini incitmemeli (2/Bakara, 270). Verilen sadaka hiçbir zaman başa kakılmaz. Güzel bir söz ve bağışlama (affetme), başa kakılan bir sadakadan daha hayırlıdır (2/Bakara, 263).



Tasaddukta bulunurken orta yolu tercih etmek gerekir. Ne çok cimri, ne de çok eli açık olup saçıp savurma doğrudur (17/İsrâ, 29; 25/Furkan, 67).



Müslüman tasaddukta bulunmaya öncelikli olarak kendi yakınlarından, anne-babasından ve ev halkından başlamalı. Çünkü onlara yaptığı her türlü harcama da sadakadır (2/Bakara, 215).



Peygamberimiz de buyuruyor ki:



"En üstün sadaka ihtiyacı giderendir. Veren el, alan elden üstündür. Sadaka vermeye ailenden başla." (Buhârî, Nefekat 1, 7/81)



Müslümanlar, diğer kardeşlerini düşünürler, bazen kendileri ihtiyaç içerisinde olsalar bile, kardeşlerine yardım ederler, onların ihtiyaçlarını giderirler, onları sıkıntıdan kurtarmaya çalışırlar. Kur'an böyle yapanları övmektedir (59/Haşr, 9; 76/İnsan, 8-11).



Bazı onurlu mü'minler utandıkları için ihtiyaç içinde olduklarını bildirmezler. Gücü yerinde olan kimseler onları arayıp bulmalı ve onlara yardım etmelidir (2/Bakara, 273).



Kısaca, 'tasadduk etmek', Kur'an'ın emrine uyup mal konusundaki sınavı kazanma gayreti olduğu gibi, müslüman toplumda sosyal dayanışmanın, yardımlaşmanın, hediyeleşmenin de bir yoludur. İnsanın mala karşı aşırı bağlılığı bu şekilde azaltılır. Elindeki imkânı başkasıyla bölüşen kimse, hem kendi içinde rahatlık duyar, hem de diğer insanlarla arasındaki kardeşlik bağı artar. Birçok kavganın ve savaşın daha çok mala sahip olmak hırsı yüzünden çıktığını düşünürsek, tasadduk etmenin barışa katkısını daha iyi anlarız. İslâm'ın tavsiye ve emrettiği şekilde tasaddukta bulunulduğu zaman, toplumda muhtaç kimse kalmaz, insanlardaki mal hırsı azalır, dayanışma sağlanır ve barışın temelleri atılır.



Üstelik malı insana bir ni'met ve emânet olarak veren Rabbimiz o mal ile kendi rızâsını, âhiretteki sonsuz nimetleri ve kat kat sevap kazanmamızı istemektedir.



Allah (cc) yolunda yapılan harcamalarda niyet O'nun rızâsı olmalı ve gösteriş için tasaddukta bulunulmamalıdır (2/Bakara, 264). Bu şekilde tasadduk yapmanın örneği, her bir başağında yüz tane olan ve yedi başak veren bir tohum gibidir. Allah (cc) için yapılan 'tasadduk'un karşılığı böylece kat kat olacaktır (2/Bakara, 261).



Peygamberimiz buyuruyor ki:



"Temiz şeylerden kim tasadduk ederse, -ki Allah sadece temizi kabul eder- Rahmân (olan Allah), onu sağ eliyle alır ve bir dağ gibi oluncaya kadar onu büyütür." (Müslim, zekât 19, hadis no: 1019, 2/702; İbn Mâce, Zekât 28, hadis no: 1842, 1/590; Buhârî, Zekât 8, 2/134; Tirmizî, Zekât 28, hadis no: 661, 3/49; Nesâî, Zekât 48, 5/43)   



"Müslüman kişi, ailesinin nafakası için harcar ve bundan sevap umarsa bu ona bir sadak olur." (Müslim, Zekât 14, hadis no: 1002, 2/694; Buhârî, Nafakat 1, 7/80; Nesâî, Zekât 60, 5/52; Tirmizî, Birr 42, hadis no: 1965, 4/344)



"Sizden kim, bir yarım hurma ile de olsa, ateşten korunabilirse, bunu yapsın." (Müslim, Zekât 20, hadis no: 1016, 2/703; Nesâî, Zekât 63, 5/56; İbn Mâce, Zekât 28, hadis no: 1843, 1/591; Buhârî, Zekât 9, 2/136, Edeb 34, 8/14, Rikaak 49, 8/140)



Müslüman bir kimsenin ilim öğrenip bunu diğer müslüman kardeşlerine de öğretmesi faziletli bir sadakadır (nak. Kütüb-i Sitte, 10/17).