Şirkin İçyüzü ve Müşrik Kişinin Psikolojisi:
Şirk, En Büyük Gerçeği, seviyeli duyumsama ölçüleri içinde algılayamamaktır. Yani çok basit bir idraksizliktir. En büyük gerçek ise hiç kuşkusuz Allah Teâlâ'dır. O'nu, yüce sıfatlarıyla tanımaya ve O'na inanma mutluluğuna ermeye Tevhid denir. Şirk ise tevhidin tam karşıtıdır.
Tevhid, kısaca Allah Teâlâ'yı bir, tek, yegâne, eşsiz, benzersiz, eksiksiz, başlangıçsız, sonsuz, her şeyi yaratan (yani yoktan var eden ve mevcut her şeyi tamamen yok edebilen), her şeye egemen olan en üstün güç olarak bilmek ve böylece inanmaktır. Şirk ise, özellikle Allah Teâlâ'nın birliği ve mutlak egemenliği inancından herhangi bir yorumla sapmaktır. Onun için şirkin, gizli hastalıklar gibi kolay teşhis edilemeyen sinsi ve habis türleri vardır.
Daha önce de belirtildiği üzere insan denen yaratık, tüm canlılardan farklı olarak inanma duygusuyla doğar ve büyüdükçe ondaki bu duygu da gelişir. Bunun açıklaması kısaca şudur: İnsan kendisini yaratan gücün daima arayışı içindedir. Bu, insanda bir melekedir, doğal bir karakterdir ve tıpkı akıl ve zekâ gibi insanın tabiatında vardır. Dolayısıyla kişi yaratıcısını her an aramak ve onu bulmak için âdetâ ruhunun derinliklerinden gelen itici dalgalarla hareket eder. [163]
Allah Teâlâ insanın, sınırlı akıl ve zekâsı tarafından kuşatılamayacak yücelikte olduğu için insanı, namaz, oruç, hac, zikir ve dua gibi çeşitli ibadetlerle göreve çağırarak onun bu arayışındaki isteklerini en uygun biçimde karşılamıştır. Dolayısıyla bu anlamda tevhid mutluluğuna bir türlü erememiş olan müşrik insan, Allah Teâlâ'yı sınırlı aklıyla ve zekâsıyla bulmaya çabalayan -yolunu şaşırmış- kimsedir. İşte şirkin esasen içyüzünü burada yoklamak gerekir. Çünkü şirk, aslında bir arayıştır. Ancak yanlış bir arayıştır. Hatta sapık bir arayıştır. Müşrik insan, çok değerli bir şeyini yitirmiş ve bu yüzden sapıtmış birine benzer. Böyle bir insanın yaşadığı telaş ve paniği bir an düşünün. Bu insana öğütte bulunmak, ona yol göstermek, ona yardımcı olmak son derece zordur. Hatta bazen çok tehlikelidir. Çünkü adam kendini kaybetmiştir. Mantığını bir kenara itmiştir. Tamamen duygularıyla hareket etmektedir. Dolayısıyla ona öğüt ve yardımda bulunursanız sizi hiç dinlemeyebilir; Hatta ısrar ederseniz size kötülük bile edebilir. Özellikle Ona, gözleriyle göremeyeceği elleriyle tutamayacağı akıl ve zekâsıyla kuşatamayacağı bir yaratıcıdan söz ederseniz aklınıza bile gülebilir.
İşte Kur'ân-ı Kerim'de geçen ünlü Nemrut olayı ve Hz. İbrahim'in O'na yaptığı öğütlerden sonra uğradığı korkunç saldırı bu gerçeği kanıtlamaktadır.[164] Şirkin içyüzünü ortaya sermesi bakımından bu olay son derece önemlidir. Müşrik insanın inadı, mantıksızlığı ve anlaşılmaz halet-i ruhiyesi bu örnekte bütün çıplaklığıyla meydana çıkmaktadır.
Şirk, uçsuz bucaksız bir karanlık dehliz gibidir. Müşrik insan, bu karanlığın içinde, "Seni kurtaracağız!" diye uzaktan haykıran şeytanların peşine takılmış, umudunu onlara bağlamış bir kişiye benzetilebilir. O, peşlerinden gittikçe şeytanlar onu daha korkunç karanlıkların içine çekmek için çeşitli aldatıcı vaatlerde bulunurlar. Şirk illetini, şifası pek mümkün olmayan bir paranoya olarak da nitelemek mümkündür. Öyleki bu hastalığın da aynen paranoya gibi çeşitli semptomları vardır. Çünkü bazen bakarsınız ki müşrik adam gâyet aklıbaşında üstü başı düzgün biri gibi görünür. Onu mantıklı ve dengeli bir insan zannedersiniz. Ancak ona musallat olan şirk illeti, bir an gelir onu bir heykelin karşısına kadar sürükleyip götürebilir. Biraz önce akıllı, mantıklı, üstü başı düzgün olarak gördüğünüz bu zavallının oracıkta ne hale düştüğünü, içinde belki bir avuç gübreden başka şey bulunmayan mezar, türbe, anıt ya da herhangi bir ad verdiği fani yığınlar karşısında nasıl dikilip huşu içinde sünepeleştiğini ibretle seyredersiniz.
İşte insanı, şirkten başka hiç bir hastalık, hiç bir ihtiyaç bu hale düşüremez. Öğrenim derecesi, kültür düzeyi ve sosyal mevkii ne olursa olsun bir insanı bu kadar pespayeleştirebilen bu mendebur illetin ne tehlikeli bir şey olduğunu ise akıl ve imanla şereflenmiş olan herkes tahmin edebilir. [165]
Tevhid, kısaca Allah Teâlâ'yı bir, tek, yegâne, eşsiz, benzersiz, eksiksiz, başlangıçsız, sonsuz, her şeyi yaratan (yani yoktan var eden ve mevcut her şeyi tamamen yok edebilen), her şeye egemen olan en üstün güç olarak bilmek ve böylece inanmaktır. Şirk ise, özellikle Allah Teâlâ'nın birliği ve mutlak egemenliği inancından herhangi bir yorumla sapmaktır. Onun için şirkin, gizli hastalıklar gibi kolay teşhis edilemeyen sinsi ve habis türleri vardır.
Daha önce de belirtildiği üzere insan denen yaratık, tüm canlılardan farklı olarak inanma duygusuyla doğar ve büyüdükçe ondaki bu duygu da gelişir. Bunun açıklaması kısaca şudur: İnsan kendisini yaratan gücün daima arayışı içindedir. Bu, insanda bir melekedir, doğal bir karakterdir ve tıpkı akıl ve zekâ gibi insanın tabiatında vardır. Dolayısıyla kişi yaratıcısını her an aramak ve onu bulmak için âdetâ ruhunun derinliklerinden gelen itici dalgalarla hareket eder. [163]
Allah Teâlâ insanın, sınırlı akıl ve zekâsı tarafından kuşatılamayacak yücelikte olduğu için insanı, namaz, oruç, hac, zikir ve dua gibi çeşitli ibadetlerle göreve çağırarak onun bu arayışındaki isteklerini en uygun biçimde karşılamıştır. Dolayısıyla bu anlamda tevhid mutluluğuna bir türlü erememiş olan müşrik insan, Allah Teâlâ'yı sınırlı aklıyla ve zekâsıyla bulmaya çabalayan -yolunu şaşırmış- kimsedir. İşte şirkin esasen içyüzünü burada yoklamak gerekir. Çünkü şirk, aslında bir arayıştır. Ancak yanlış bir arayıştır. Hatta sapık bir arayıştır. Müşrik insan, çok değerli bir şeyini yitirmiş ve bu yüzden sapıtmış birine benzer. Böyle bir insanın yaşadığı telaş ve paniği bir an düşünün. Bu insana öğütte bulunmak, ona yol göstermek, ona yardımcı olmak son derece zordur. Hatta bazen çok tehlikelidir. Çünkü adam kendini kaybetmiştir. Mantığını bir kenara itmiştir. Tamamen duygularıyla hareket etmektedir. Dolayısıyla ona öğüt ve yardımda bulunursanız sizi hiç dinlemeyebilir; Hatta ısrar ederseniz size kötülük bile edebilir. Özellikle Ona, gözleriyle göremeyeceği elleriyle tutamayacağı akıl ve zekâsıyla kuşatamayacağı bir yaratıcıdan söz ederseniz aklınıza bile gülebilir.
İşte Kur'ân-ı Kerim'de geçen ünlü Nemrut olayı ve Hz. İbrahim'in O'na yaptığı öğütlerden sonra uğradığı korkunç saldırı bu gerçeği kanıtlamaktadır.[164] Şirkin içyüzünü ortaya sermesi bakımından bu olay son derece önemlidir. Müşrik insanın inadı, mantıksızlığı ve anlaşılmaz halet-i ruhiyesi bu örnekte bütün çıplaklığıyla meydana çıkmaktadır.
Şirk, uçsuz bucaksız bir karanlık dehliz gibidir. Müşrik insan, bu karanlığın içinde, "Seni kurtaracağız!" diye uzaktan haykıran şeytanların peşine takılmış, umudunu onlara bağlamış bir kişiye benzetilebilir. O, peşlerinden gittikçe şeytanlar onu daha korkunç karanlıkların içine çekmek için çeşitli aldatıcı vaatlerde bulunurlar. Şirk illetini, şifası pek mümkün olmayan bir paranoya olarak da nitelemek mümkündür. Öyleki bu hastalığın da aynen paranoya gibi çeşitli semptomları vardır. Çünkü bazen bakarsınız ki müşrik adam gâyet aklıbaşında üstü başı düzgün biri gibi görünür. Onu mantıklı ve dengeli bir insan zannedersiniz. Ancak ona musallat olan şirk illeti, bir an gelir onu bir heykelin karşısına kadar sürükleyip götürebilir. Biraz önce akıllı, mantıklı, üstü başı düzgün olarak gördüğünüz bu zavallının oracıkta ne hale düştüğünü, içinde belki bir avuç gübreden başka şey bulunmayan mezar, türbe, anıt ya da herhangi bir ad verdiği fani yığınlar karşısında nasıl dikilip huşu içinde sünepeleştiğini ibretle seyredersiniz.
İşte insanı, şirkten başka hiç bir hastalık, hiç bir ihtiyaç bu hale düşüremez. Öğrenim derecesi, kültür düzeyi ve sosyal mevkii ne olursa olsun bir insanı bu kadar pespayeleştirebilen bu mendebur illetin ne tehlikeli bir şey olduğunu ise akıl ve imanla şereflenmiş olan herkes tahmin edebilir. [165]
s1 harfi
- 1) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Tanrılaştırması:
- 2) Şirk-i Teb'iz:
- Allah'ın Elçilerine İtaat Ederler
- Bâtıla İman:
- c- Gayr-i Müslimlerin Tapınaklarına İbâdet Kasdıyla Gitmek:
- Enaniyetin Sebepleri
- Halkı Saptırmak İçin Çaba Harcamaları
- Hz. Peygamber Ve Şiir
- İbrâhim / İçimdeki Putları Devir / Elindeki Baltayla / Kırılan Putların Yerine / Yenilerini Koyan Kim?
- Kur'an-ı Kerim'e Göre Şirk Koşan İnsanın Ruhsal Yapısı
- Mürtede Karşı Tavır:
- Sevgi, Hürmet ve Bağlılık Yönüyle Şirk. Bir İnsanı veya Nesneyi, İdeolojiyi Aşırı Şekilde Severek Putlaştırmak:
- Şamanizm'de Bazı Görüşler ve Âdetler
- ŞEHVET
- ŞEREFE
- ŞEYHÜLİSLÂM
- Şuf'a Hakkını Kullanma Şekli:
- Şuf'a'nın Sebebi:
- ŞÜPHE
- Zorluğa ve Zamana Karşı Dayanıksız Olmaları
- 2) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık:
- 3) Şirk-i Takrib:
- Allah'tan Başkasının da Gaybî Yollarla Fayda ve Zarar Verebileceğine İnanmak:
- d- İbâdet Kasdıyla Herhangi Bir Şahsa Secde Etmek:
- Güç ve Zenginlik
- Hatalarında Direnmezler
- Hevânın Putlaştırılması
- Kur'ân-ı Kerim, Müşrik Anne Ve Babaların, Mümin Çocuklarına Ne Diyor:
- Mallarından Rahatlıkla İnfak Edememeleri
- ŞÂFİÎ MEZHEBİ