Hevânın İlâh Haline Getirilmesi:

Bir insan kendi görüşünden, kendi kararından başkasını beğenmiyorsa, kendi zevkinden daha üstün bir şey tanımıyorsa o insan kendi hevâsını, kendi nefsini tanrı haline getiriyor demektir. Kur’an-ı Kerim bunu şöyle açıklıyor:



“Gördün mü hevâsını (arzularını/isteklerini) tanrı haline getireni? Onun üzerine sen mi vekil olacaksın?” (25/Furkan, 43)



Böyle kimseler, canlarının istediğinden başka kutsal bir şey bilmezler. Bunlarda hakseverlik yoktur. Bu gibiler bencil insanlardır. Peşine düştükleri arzuları da normal bir istek değil, nefislerinin istediği kuruntulardır. Böyleleri hak, hukuk, delil, âyet, şâhit tanımazlar, yalnız kendi isteklerini en üstün tutarlar. Onlara göre din de, insanların vicdanlarından gelen arzularıdır. Dolaysiyle kendi nefislerini doyurmaya, keyflerini tatmin etmeye çalışırlar. Bunlar, hakkı/gerçeği kabul etmezler ama, keyfîliği hayat anlayışı olarak alırlar.



 “Şimdi sen, kendi hevâsını ilâh edinen ve Allah’ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözünün üstüne de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidâyet verecektir? Siz öğüt alıp düşünmüyor musunuz?” (45/Câsiye, 23)



.............. .............. .............. .............. .............. ..............