Boğa:
Hayvanlara tapmanın en önemli örneklerinden biri olan boğayı kutsal ve ulûhiyetin simgesi saymak, hemen bütün tevhid dışı inançlara sahip ilkel inançlarda yer alır. Boğa, yaratıcı tanrının veya tanrının yaratıcılığının sembolü ve kutsal hayvanı olarak kabul edilirdi. Sümerler arasında güçlü yapısından dolayı boğa, fırtına tanrısının kutsal hayvanı ve aynı zamanda kozmik düzenin sembolü kabul edilmiştir. Sümerlerde boğa, erkek-insan başlı olarak da tasvir edilmiştir. Ayın hilâl şeklindeki görünüşü ile boğanın boynuzları birbirine benzediği için Sümerler bu hayvanla ay arasında da ilişki kurmuşlardır.
Bütün mitolojilerde olduğu gibi, Asur-Bâbil kültünde de boğa güç, bereket ve dölleyiciliğin, erkeklik gücünün sembolü olarak görülür; ayrıca büyük kapıların iki yanına koruyucu heykelleri konurdu. Bu heykellerle, Tevratta cennetin yolunu bekledikleri söylenen Kerûbîler[76] arasında benzerlik bulunduğu ileri sürülmüştür. Tevrata göre boğa, güç ve kudret sembolü olarak kabul edilmekte[76], ulûhiyeti temsil için seçilmektedir. Hz. Mûsâ Sinada iken kavmi buzağı yapıp ona tapmış[76], on kabilenin ayrılışında kral Yeroboam, Bethel ve Danda yaptığı mâbedlere birer boğa heykeli dikerek bu tapınmayı yeniden tesis etmiştir.[76] Mısırda, boynuzları arasında bir güneş diski taşıyan boğa başının bereket sembolü ve Osirisle ilintili olarak, ölüm ve yeniden doğuş tanrısı gibi kabullenildiği de bilinmektedir.
Hititler, boğaya hem tapıyor, hem de etini yiyorlardı; kanını da tanrılarına sunmaktaydılar. Hititlerde gök, Urartularda savaş tanrısının kutsal hayvanı boğadır. Mısırda ise bu küt, özellikle delta bölgesinde yaygındır ve Apis adı verilen boğa tanrı, tanrı Ptah ile Osirisin bedenleşmiş şekli kabul edilmiştir. Boğanın kutsallığı, bütün müşrik Sâmî dinlerinde süregelerek Antikçağ Yunan ve Roma inançlarına kadar gelmiştir. Boğa, eski Yunanda Zeusun, Romada Jupiterin simgesidir. Eski İranda da yaygın olan boğa kültü, Mitraizmde tanrı Mitranın kutsal hayvanı olarak görülürdü.
Genel olarak göçebe toplumlar, büyük baş hayvan besiciliği ile uğraşmaktaydılar. Onun üretim işlevindeki rolünün bilinci altında olmaları nedeniyle, boğa bir çoban tanrısı olarak tabulaştırılıyor ve sürünün tanrılaşmış önderi oluyordu. Yaratıcı gücün sembolü kabul edilen boğanın, bronzdan yapılmış başlarının, dinî törenlerde bir mızrak veya sopa üzerine takılarak taşınması olayı, ilk olarak M.Ö. 3. binden itibaren, Anadoluda görülmüş ve dinsel amblemlerin prototipi olmuştur.
Neolitik çağdan itibaren, boğa ve şimşek ilişkisi, mutluluk göstergesi ve atmosferik tanrılarla ilişkili tutulan semboller arasına girmişlerdir. Bu bakımdan boğanın böğürmesi, tarıma dayalı toplumlarda, bereketin habercisi olan gök gürültüsü ve yağmur getiren fırtına ile eşdeğer tutulmuştu.
Bütün mitolojilerde olduğu gibi, Asur-Bâbil kültünde de boğa güç, bereket ve dölleyiciliğin, erkeklik gücünün sembolü olarak görülür; ayrıca büyük kapıların iki yanına koruyucu heykelleri konurdu. Bu heykellerle, Tevratta cennetin yolunu bekledikleri söylenen Kerûbîler[76] arasında benzerlik bulunduğu ileri sürülmüştür. Tevrata göre boğa, güç ve kudret sembolü olarak kabul edilmekte[76], ulûhiyeti temsil için seçilmektedir. Hz. Mûsâ Sinada iken kavmi buzağı yapıp ona tapmış[76], on kabilenin ayrılışında kral Yeroboam, Bethel ve Danda yaptığı mâbedlere birer boğa heykeli dikerek bu tapınmayı yeniden tesis etmiştir.[76] Mısırda, boynuzları arasında bir güneş diski taşıyan boğa başının bereket sembolü ve Osirisle ilintili olarak, ölüm ve yeniden doğuş tanrısı gibi kabullenildiği de bilinmektedir.
Hititler, boğaya hem tapıyor, hem de etini yiyorlardı; kanını da tanrılarına sunmaktaydılar. Hititlerde gök, Urartularda savaş tanrısının kutsal hayvanı boğadır. Mısırda ise bu küt, özellikle delta bölgesinde yaygındır ve Apis adı verilen boğa tanrı, tanrı Ptah ile Osirisin bedenleşmiş şekli kabul edilmiştir. Boğanın kutsallığı, bütün müşrik Sâmî dinlerinde süregelerek Antikçağ Yunan ve Roma inançlarına kadar gelmiştir. Boğa, eski Yunanda Zeusun, Romada Jupiterin simgesidir. Eski İranda da yaygın olan boğa kültü, Mitraizmde tanrı Mitranın kutsal hayvanı olarak görülürdü.
Genel olarak göçebe toplumlar, büyük baş hayvan besiciliği ile uğraşmaktaydılar. Onun üretim işlevindeki rolünün bilinci altında olmaları nedeniyle, boğa bir çoban tanrısı olarak tabulaştırılıyor ve sürünün tanrılaşmış önderi oluyordu. Yaratıcı gücün sembolü kabul edilen boğanın, bronzdan yapılmış başlarının, dinî törenlerde bir mızrak veya sopa üzerine takılarak taşınması olayı, ilk olarak M.Ö. 3. binden itibaren, Anadoluda görülmüş ve dinsel amblemlerin prototipi olmuştur.
Neolitik çağdan itibaren, boğa ve şimşek ilişkisi, mutluluk göstergesi ve atmosferik tanrılarla ilişkili tutulan semboller arasına girmişlerdir. Bu bakımdan boğanın böğürmesi, tarıma dayalı toplumlarda, bereketin habercisi olan gök gürültüsü ve yağmur getiren fırtına ile eşdeğer tutulmuştu.
B harfi
- BÂB-I FETVÂ
- Bağy'ín Sonuçları:
- Basír Kelimesinin Anlamı:
- BAYGINLIK, BAYILMAK
- BEY' Bİ'L-VEFA
- BEY'AT (BİAT-SADÂKAT YEMİNİ)
- BİRLİK BERABERLİK
- Boğa:
- BRAHMANİZM
- Hadis-i Şeriflerde Belâ-İmtihan
- İSLAM'DA BİLGİ KAYNAKLARI
- Kaplumbağa:
- Kur'an'da Besmele:
- Muhârib (Eşkiya)
- BAĞİ-BAĞY
- Basiretin Boyutları:
- BAYKUŞ
- BELVÂ-İ ÂMME
- Besmelenin Anlam Derinlikleri:
- BEYAN
- Biat Nedir?
- BİRR-EBRAR
- BUDİZM, BUDDİZM
- Eski Türkler'de Hayvanlarla İlgili İnançlar
- Fıkıh Terimi Olarak Bağy:
- İslam'a Göre Bilgi
- Muharib (Eşkiya) Hırsızdan Farklıdır:
- Öküz:
- Peygamberlerin Denenmesi
- Apis Öküzü: