Şeytana Uyanların Durumu ve Ahirette Hesaplaşma:

Hz. Adem'in yaratılışı ile meydana gelen bu imtihanda, şeytanın, nefsânî hislerine tâbi olarak melekler arasındaki makâmdan şekâvetin en aşağı mertebesine düşmesi ne kadar acıklı ise, hiç şüphe yok ki, meleklerin secde ettiği varlık olmak şerefine mazhar olan insanın, apaçık düşmanı olan şeytanın izine ve huyuna uyarak o ulvî makâmdan düşüşü ve onun âkıbetine iştirak edişi ondan daha acıklı olacaktır. Allah Kıyamet günü, insanları doğru yoldan uzaklaştıran kötü gruba hitaben şöyle der:



"... Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız. İnsanlardan onlara uymuş olanlar, "Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan faydalandık ve bize tayin ettiğin sürenin sonuna ulaştık " derler. Allah, "Cehennem, Allah 'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınızdır" der.” (el-En'âm: 6/128)



İnsanlara hitâben de şöyle buyurmuştur:



"...Ey insanoğulları! Ben size, şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi? And olsun ki, o sizden nice nesilleri saptırmıştı, akletmez miydiniz? İşte bu, size söz verilen cehennemdir. Bugün, inkârcılığınıza karşılık oraya girin.” (Yâsin: 36/59-64)



Diğer bir kıyamet sahnesinde de şeytan, kendisine uyanları kınayacak ve şöyle diyecektir:



"İş olup bitince şeytan: "Doğrusu Allah size gerçeği söz vermişti. Ben de size söz verdim ama, sonra caydım; esasen sizi zorlayacak bir nüfûzum yoktu; sadece çağırdım, siz de geldiniz. O halde, beni değil kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Beni Allah'a ortak koşmanızı daha önce kabul etmemiştim; doğrusu zâlimlere can yakan bir azâb vardır” der.” (İbrâhim: 14/22)[64]



Şeytan insanı ancak o insan hidayetten yüz çevirdikten ve çizili yoldan çıktıktan sonra etkileyebilir.



“Kim Rahman’ın Kur’an’ından yüz çevirirse ona biz şeytanı arkadaş veririz ve o şeytan artık onun ayrılmaz dostudur. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar da onlar kendilerinin doğru yolda olduklarını sanarlar. O şeytan dostu kimse en son bize geldiği zaman: “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı ne kötü arkadaşsın sen!” der. İkiniz de zalim olduğunuz için bugün pişmanlık size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz azapta müştereksiniz.” (Zuhruf: 43/36-39)



Azgınlık ve sapıklıkta uzun süre devam edince, şeytan artık insan nefsini tamamen istila eder. Hatta öyle ki; bazısı İblisin askeri veya onun topluluğunun bir üyesi haline gelir.



“Şeytan onları istila etmiş, onlara Allah’ı anmayı unutturmuştur. İyi bilin ki şeytanın taraftarları mutlaka kaybedenlerdir.” (Mücadele: 58/19)



Fakat imanlarında sebat eden, Allah’a sığınan, ondan yardım isteyen, onun hidayetiyle hidayet bulanlar, ahkâmıyla amel edenler ve işlerinde ondan korkanlar... İşte bunlara kesinlikle şeytanın etkisi yoktur.”



“Şurası muhakkak ki benim (ihlaslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın (hakimiyetin) olmayacaktır.” (İsra: 17/65)



“Kur’an okunduğu zaman önce o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. Gerçek şu ki; iman edip te yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun bir hakimiyeti yoktur. O’nun hakimiyeti ancak onu dost edinenlere ve onu Allah’a ortak koşanlaradır.” (Nahl: 16/98-100)



Ayakları kayıp, hataya düştükleri vakit onda ısrar etmezler ve hemen tevbeye, Allah’a dönmeye koşarlar.



“Ne zaman şeytandan kötü bir düşünce gelip seni dürtüklerse hemen Allah’a sığın. Çünkü O işiten ve bilendir. Takvaya erenler var ya; onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğu zaman (Allah’ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gereği görürler.” (A’raf: 7/200-201)



Şüphesiz ki insanın mutluluğu ancak, şeytanın etkileyebileceği yerler ona nefsi hastalıklardan kurtulmakla mümkündür. Bu hastalıklarından bir kısmı şunlardır: Zafiyet, ümitsizlik, şımarıklık, zulüm, cimrilik, gurur, sabırsızlanmak, sızlanmak, fitneye düşmek, haddi aşmak vs.



Bunlardan kurtulmanın yolu da, nefse uymaktan vazgeçmek, Allah’ın vahyine tabi olup, nefsin arzularına sahip çıkmak ve şeytanın vesveselerine ilanı harp etmektir.[65]