Şeriat Kelimesinin Anlam Sahası

'Şeriat', Arapça'da 'şeraa' fiilinden türemiş bir masdardır.



'Şeraa', sözlükte; yol açtı, yolu açık ve dümdüz yaptı mânâsına gelir. Bu fiilin masdarı 'şer'a', açık ve dümdüz yola verilin isimdir.



Bu masdar, 'şer'a' şeklinde söylendiği gibi, 'şir'a, şeri'a veya şeriat'  şeklinde de söylenebilir.



'Şeirat'; insanı bir ırmağa veya bir su kaynağına götüren yol demektir. Kısaca şeriat sözlükte; açık ve düzgün yol anlamına gelmektedir.



İslâm, bu kelimeyi bir kavram haline getirerek ona sözlük anlamına bağlı olarak yepyeni bir mânâ kazandırmıştır.



Şeriat, İslâm'ın diğer adı olarak kullanılmaktadır. Bunu şu şekilde özetlemek mümkündür: İnsanın en sonunda kanmak, mutluluğa erişmek ve susuzluğunu gidermek için günlük hayatının her ânında izlemesi gereken yol demektir. İnsan, bu İlâhî yola girerse, bu yolun getirdiği ilkeleri izlerse su kaynağına ulaşır. Böylece susuzluğunu giderir, suya kanar ve mutluluğa kavuşur.



Şeriat kelimesinin eş anlamlısı 'şir'a' da sözlükte; yol, metot, âdet, mezhep, suya giden yol anlamlarına gelmektedir. Şeriat kelimesi diğer eş anlamlılara göre daha fazla meşhur olmuş ve daha geniş bir kullanım alanına ulaşmıştır.



Şeriat, bütün emir ve yasakları, bütün hükümleri ve yasaları içerisine alacak şekilde İslâm Dini karşılığında kullanılmaktadır. Buna göre İslâm şeriatı denildiği zaman, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile gönderilen din ve onun hükümleri akla gelir.



Şeriatın çoğulu 'şerâyi' 'dir.



Şeriat hükümlerini gönderene ve ortaya koyana; 'şâri' ', şeriat koymaya da 'teşrî' ' denir. Türkçe'de günlük konuşmalarda kullanılan 'meşrû' kelimesi, şeriata, kanuna ve olması gerekene uygun olan demektir. Bugünkü Arapça'da büyük caddelere 'şâria' denilmektedir.



Bu bağlamda bütün insan topluluklarının sahip olduğu kurallara ve uydukları kanunlara sözcük anlamıyla 'şeriat' demek mümkündür. Çünkü şeriat kelimesi, tâkip edilen yoldur, üzerinde yürünülen caddedir, uyulan kurallar bütünüdür. İnsanı bir su kaynağına ulaştıran yoldur, metottur, hukuktur.



'Şeriat', bir anlamda kanun, kural veya prensip demektir. Batılılar bunu 'the right-hukuk' kavramı ile karşılarlar. Kanun ve kurallar bir taraftan hakların sahiplerine ulaşmasını ve düzeni sağlarken, bir taraftan da insan ve toplumun mutluluk yoluna girmesine sebep olurlar.



Bu bakımdan diyebiliriz ki, tarihte bütün insan toplulukları bir şeriata sahip olmuşlardır. Şeriatsız bir toplum; kaos toplumudur, düzensizlik ve zulüm toplumudur. Güçlülerin ve zorbaların hükmünün geçtiği toplumdur. Bugün kanun hâkimiyetinin olduğu bütün ülkeler, anayasası olan bütün topluluklar, şeriata sahip topluluklardır. Bu şeriatların insan aklına dayalı olup olmaması önemli değildir. Çünkü şeriat, bir anlamda kanun demektir, kanunsuz toplum, kargaşa toplumudur.



En geniş anlamıyla ve kavramsal karşılığıyla 'şeriat yanlıştır, kötüdür' demek, "bir toplumun sahip olduğu kanunlar bütünü kötüdür, anayasal düzen iyi değildir; kargaşa, anarşi, kanunsuzluk daha iyidir" demektir.