SIRÂT-I MÜSTAKİM

  



Kur'an-ı Kerim'de 32 yerde geçen bu tamlama, yol anlamındaki sırat'la; doğru, sapmaz, şaşırtmaz anlamındaki müstakim kelimesinin birleşmesinden oluşmaktadır. Kur'an'ın, hedefe götürücü ve erdirici yol olarak gördüğü yol, sırat'tır. Sırat, lügatta cadde, anayol, işlek ve büyük yol anlamına gelir. "Essırat": "Allah'ın yolu" demektir. Müstakim ise, hiçbir yerinde meyil ve eğrilik bulunmayan, dümdüz ve dosdoğru demektir. Sırat-ı müstakim: dosdoğru olan yol anlamındadır. Sırat-ı müstakim (doğru yol): İki nokta arasındaki en kısa çizgiye denir. Dünya noktasından Cennet noktasına en kısa yoldan eğilip bükülmeden, yalpalamadan gidilecek yolun adıdır. 



Sırat-ı Müstakim'in Kur'an-ı Kerim'deki zıddı (karşıtı): Sırat-ı cahıym: Cehennem yolu'dur.[2] Kur'an-ı Kerim'de ayrıca ve açıkça bir sırat-ı Cennet'ten söz edilmediğine göre, sırat-ı müstakim  "Cennet yolu"  anlamını da taşıyor demektir.



Kur'an-ı Kerim'de sırat-ı müstakim'in tanımlamaları:



a- İlahi nimete ermişlerin yolu.[2]



b- Allah'ın yolu (sıratullah)[2] 



c- İslam dini.[2]



d- Allah'a kulluk.[2]



e- Sünnetullah.[2]



f- Hz. İbrahim'in dini (Haniflik).[2]



g- Adalet.[2]



Tefsirlere baktığımızda "es-sırata'l-müstakim" den maksadın ne olduğu hakkında şu rivayetleri görürüz: Allah'ın yolu, doğru yol, uygun yol, Allah'ın kitabı, iman ve imana bağlı olan şeyler, İslam ve İslam şeriatı, Peygamberimiz'in ve ashabının büyüklerinin yolu, cennet yolu, sırat köprüsü (cehennem köprüsü), ifrat ve tefrit arası mutedil (dengeli, orta) yol. Ayette sözkonusu edilen doğru yol (sırat-ı müstakim), hakka ulaştıran yoldur. Hakka ve doğruya ulaştıran yol ise, peygamberlerin yoludur. Bütün peygamberler insanları aynı yola davet etmişlerdir. Bu nedenle sözkonusu edilen yol ile kast edilenin, Peygamberimizin yolu olduğunu söyleyenler de elbette isabet etmişlerdir. Bazı müfessirler, bununla Kur'an'ın, bazıları İslam'ın kast edildiğini söylemişlerdir. Kuşkusuz İslam da, Kur'an da Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ve kendisinden önceki peygamberlerin yoludur. Bu nedenle bu görüşlerin tümü arasında bir ihtilaf sözkonusu değildir.



Cadde, ana yol, büyük yol anlamlarına gelen "sırat", İslam terminolojisinde ayrıca, Cehennem çukurlarının üzerinden geçip Cennet'e uzanan,  'kıldan ince, kılıçtan keskin'  yol olarak da geçer. Bu yol, yani  'kıldan ince, kılıçtan keskin' olan yol, bir bakıma, yalnızca Cehennem çukurlarından geçen değil; insanın dünya hayatına gelişiyle başlayan yoldur.  İnsanın,  daha  doğrusu  mü'minin  yeryüzündeki  hayatı  sırattır.  Bu  hayatı yaşama, sırattan geçmedir. Bu yol, bir yerde Cehenneme uzanırken; bir yerde de Cehennemi aşıp Cennete varır. Dosdoğru yol, yani sırat-ı müstakim tektir. Dünya hayatında insanların bu yol üzere olmaları gerekir. Geniş bir yoldur bu. İnsanların dünya hayatları ve ahiretteki gerçek mutlulukları için her türlü gerekli imkânı ve araç-gereci kendinde barındıran bir yoldur. Fakat bu yol, aynı zamanda  'kıldan ince, kılıçtan de keskince'  bir yoldur. İnsan, Allah elinden tutmazsa, her an bu yoldan kayıp, bozuk yollara sapabilir. Her adım başında oturmuş kötü yol davetçileri vardır.



"Her yolun başına oturup da, tehdit ederek iman edenleri Allah'ın yolundan çevirmeye ve onu eğriltmeye çalışmayın." (A'raf: 7/86)



İnsan, her adım başında bu yoldan (sırat-ı müstakim) sapabilir. Bu bakımdan, bir insan, ömrünün sonuna kadar dosdoğru yolda yürürken, son anlarında kâfir ölebilir. Yine, ömrünün sonuna kadar başka yollardayken, son anlarında dosdoğru olan yola girebilir. Bu bakımdan, peygamberler, örneğin Hz. Yusuf, "Beni müslüman olarak öldür ve beni salihlere kat"  diye dua etmiştir. İşte, ömür boyu Allah'ın yolunda kalabilmek ve özellikle bu yol üzerindeyken can verebilmek için her an Allah'a dua etmek gerekir: "Rabbımız, hidayete ulaştırdıktan sonra kalplerimizi eğiriltme ve katından bize rahmet bağışla." (Al-i İmran: 3/8) diye yalvarmak gerekir. "Ey kalpleri evirip çeviren, kalplerimizi dinin üzerinde sabit kıl!"[2] diye, hem dille, hem davranışlarla niyaz etmek gerekir. İşte, dünya hayatında "sırat-ı müstakim"  üzerinde olan insanlar, 'kıldan ince, kılıçtan keskince' yolu geçen insanlar, Ahirette de Cehennemin üzerindeki "sırat"tan geçip, Cennete ulaşacaklardır. Dünya hayatında, Allah'ın yolu dışındaki yollarda yürüyenler; Ahirette Cehenneme uzanan yola girip, ateşin içinde yuvarlanacaklardır:



"Toplayın o zalimleri, onların eşlerini ve Allah'ın dışında taptıklarını. Götürün onları Cehennemin yolu (sıratı)na." (Saffat: 37/22-23)[2]