Terimler

Bağımlılık: (Depedance) Yetişmiş kimselerde ve çocuğun aile muhitinde kendisi için emniyet ve rahatlık vasatı olan anneye karşı duyalan çocukça bağlılık hali. Bu halinde hali. Bu halin devam edip gitmesi halinde psikololjik bir anormallik ortaya çıkar ki bu diğer içgüdüleri tesiri altına alır. Ve üst benin karşı koşmasına tesir eder.



Ben: (Ego - Ene) İdin en üst tabakasınıve yüzeyini teşkil ederek dış dünyanın tesirlerine maruz kalan süper egonun kısıtlamaları arasında Freud ben (ego) adını verdiği bir saha görüyor.



Şuur: (Conscience) : Bilme, anlama ve idrak etme. Freud’e göre şuur basit bir idrak organıdır. Ruhi faaliyetlerimizin ancka pek az bir kısmı şuurda cereyan eder. Şuurun hemen gerisinde şuurönü (pre conscience) vardır. Filozof Lock’a göre şuur: kişinin kendi zihninde geçenlerin yine kendisi tarafından idarak edilmesidir. Thomas Raid ise şuuru: Sadece içinde yaşanılan ruhi hallerin bilinmesi değil aynı zamanda bizzat o ruhi haldir. Şuurun üç hali vardır:



a- Şuurun ilk şartı uyanıklık halidir. Şuurluluğun ilk ve temel şartı dikatli bir uyanıklıktır. 



b- Uyanık ve dikkatli birnesneden çevreden gelen uyarıların idrak edilmesi.



c- İdrak edilen duyumların kalitelerinin idrak edilmesi. Şuur: Şuursuzluk ve ön şuur ile dil  yardımıyla ilişki kurar.



Şursuzluk: (İnconsciencee) Organik tanzimler refleksler ve otomatizmler gibi şahsi bilgiden kaçan hareketlerin sahası. Şuursuzluk: İçgüdüsel hareketlerin kaynığıdır. Ve bütün ibtidai yürüyüşleri içine alır.



Şuur altı: (Subconscience) Tamamıyla veyamühim kısmıyla bilgi sahalarından kaçan zihin hareketlerinin sahasıdır.



Şuur Öncesi:(Preconscience ) Freudun kanaatına göre kolayca şuur haline geçebilen hareketlerdir.



Bunalım:(angoisse): hem de bedeni rahatsızlık. Paniğe kadar varan yaygın bir korku ve tıkanma hali Freud’e göre ise bunalım sujede geleceğe dair gerçek bir hastalığın, bilinmeyen bir tehlikenin ve belli belirsiz fikirlerin uyanmasıdır.



Kompleks: (Compleke) Şuur içinde  manasını bulamıyan ve kişi  tarafından bilinmemekle  beraber  hareketleri  üzerinde tesir  yapan ve  psikaniliz yoluyla çözümlenebilen karmaşık  fikirler sistemi.



Aşağılık Kompleksi: (Oedipus kompleksi) Çocuğun ana ve babasına  karşı cinsten olana  duyulan  cinsel bir duyguyla  bağlanması. Bu hususu Freud cinsel ilişki ile açıklamıştır. Haddi zatında bu bir Yunan mitolojisine dayanır. Buna göre Oedipus Teba kralı Laius ve kıraliçe Jocasta’nın oğludur. Laius bir kahinin oğlunun kendisini öldüreceğini annesiyle evleneceğini öğrenir. Oğlu doğunca ayağına bir diken batırara Cithaeron dağına bıraktırır. Ama çocuğu Korint’li bir çoban alarak Korint kırları Polybus’a götürür. Çocukları olmayan Polybus ve eşi Merope onu kendilerine evlad edinirler. Oedipus büyüyüp gelişince bir arkadaşı kendisine ortada bulunmuş bir çocuk olduğunu söyler. Buna pek inanmayan genç Oedipus Delphi’ye giderek Apollodan anne ve babasının kimler olduğunu sorup öğrenmek ister. Apollodan kaderinin babasını öldürmak ve annesiyle evlenmek olduğunu söyler. Oda Apollo’nun Polybus ve Merope’yi kastettiğini zanneder. Ve bir daha Delphi’ye dönmez. Ancak kendisine engel olmak isteyen Laius adlı birisini öldürür ki bu onun asıl babasıdır. Teba’ya giderken  sfenks tarafından sorulan bilmeceyi cevablandırarak şehri elinden kurtarır ve şehir halkı da onu kral şeçerek mükafatlandırır. Ve Teba’da ölmüş kıralın karısı Jocasta ile evlenir. Ve dört çocuğu olur. Bundan sonra şehre ilahlar tarafından gösterilen belalar yağmaya başlar. Bunun üzerine Laius’un katilini araştırmaya koyulur. Ama en sonunda katilin kendisi olduğu öğrenir. Bunu duyan Jocasta kendi kendini asarak intihar eder. Ve Oedipus ta babasını öldürmenin ve annesiyle evlenmenin cezasını kendi kendisine verir ve gözlerini kör eder. Kızı Antigon ile şehirden kovulur. Atina yakınlarındaki Calonus şehrine doğru yola çıkar. Orada ölür ve oraya gömülür.



İşte bu efsane Sophocles tarafından Kıral Oepidus tradejisinin yazılmasına sebeb olur.



Freud’: her şeyi cinsiyyet açısından ele almak gibi bir hataya düştüğü için çocukta gelişen sevgi ve nefret duygusunun önce annne ve babasına karşı teşekkül ettiğini iddia eder. Ve  kendisiyle annesinin sevgisini paylaşan babasına karşı nefret hissi besler.



Elektra Kompleksi: Bu da kız çocuğunun yukardaı belirtilen Oedipus kompleksinin tersine olarak gelişmesidir. Şöyleki gelişmekte olan kız çocuğunda babaya karşı beslenilen sevgi ile bu sevgiye ortak olan anneye karşı duyuran nefrettir. Bu da yine Yunan mitlojisine dayanır:



Efsaneye  göre: Agamemnon Troya savaşına çıktığı zaman  Elis’te rüzgarların esmenisini sağlamak için kızını kurban etmek zorunda kalır. Kocasını affetmeiyen karısı da kocasınıaldatarak bir başkasıyla münasebet kurar. Kocası döndüğünde metresiyle birleşerek kardeşi Orestes’ i delikanlılık çağına gelince babasının intikanınıalmak üzere yetiştirir. Kardeşini her ikisini de öldürmesine yardım eder. Böylece annesinden intikam üzere yetiştirir. Kardeşini her ikisinide öldürmesine yardım eder. Böylece annesineden intikam alarak içinde beslediği nefret duygusunu tatmin etmi olur.



İşte temel motiflerini klasik Yunan putperestliğinin mitolojilerinden alan Freud bunu örne göstererek kız çocuğunun annesinden nefret ettiğini ve babasını annesinden kıskandığını iddia eder. Aslında bu anlayışın ne kadar basit olduğu aklı selim sahibi herkes tarafından kavranılacak kadar açıktır.



Psikonevroz: Kaynağı itibari ile ruhi olan ve hareket bozukluklarıyla ortaya çıkan sinir hastalığıdır. Histeri, nevrasteni gibi hastalıklar birer psikonevrozdur.



Psikoz: Çeşili ruh hastalıklarına verilen genel ad.



Obsession: Saplantı, Ruhi organizmanın kendi kendisine işleyişiyle iradeye bağlı, olmayarak zihinde yer edip kalan fikir veya hayal.



Tabu: Polinezyalıların dilinden alınan bu kelime iki zıt mana ifade eder. Polinezya dinlerine göre ham mukaddes hem de yasak ve kirli manasana gelir. Freud psikanaliz metodunda bunu cinsel münasebetlerdeki suçluluğun hem kudsi hem de yasak tezahürünü tarif için kullanmaktadır.



Ambivilence: Ruhi bir olayı aynı zamanda birbirine zıd iki görünüş altında duyma ve bir şeyi aynı anda hem iyi hem de kötü olarak kabullenme. Buna göre insan aynı anda birisine karşı hem sevgi duyar hem de nefret.