Sigmunde Freud'un Hayatı Ve Psikanaliz

Psikanaliz’in kurucusu (Freiberg. Moravia, Avusturya 1856 - Londra 1939), Yahudi asıllı olan Freud, 4 yaşından 82 yaşına kadar Viyana’da yaşadı. Öğrenciyken bir türlü meslek seçememişti. Kendi devrindeki ilim adamlarının ve Darwin’in etkisinde kalmakla birlikte kültür tarihi ve felsefeye de meraklıydı. İlk çalışmalarında kimyaya ilgi gösterdiyse de, daha sonra bu alanlara fazla yetenkli olmadığını anladı ve bir süre anatomi ve fizyoloji üstünde durdu. Bu konularda daha öğrencilik yıllarında bazı ilgi çekici araştırmalar yaptı. Tıpta tedavi alanında çalışmaktansa ilmi araştırma yapmak istiyordu. Sonunda büyük fizyologların çoğu gibi o da tıp öğreniminde karar kıldı.



Freud bir kaç yıl E. W. von Bruecke’nin fizyoloji laboratuvarında, daha sonra da, başında beyin anatomicisi T. H. Meynert’in bulunduğu psikiyatri kliniğinde çalıştı. Fakat içinde bulunduğu şartlar, özellikle evlenmeğe karar verdikten sonra, araştırma dalında çalışmasına elverişli değildi. Bu yüzden, nörolog olarak çılaşmağa başladı. (1886). Bundan sonraki yılarda nörolojiye önemli katkılarda bulundu. Çocuklardaki beyin felci üstüne yaptığı araştırmalar nöroloğlar tarafıdan bugün de beğenilmektedir. 1885’te Freud Paris’te nörolog Jean Charcot’un yanında çalıştı. Charcot, Freud’un istediyi psikolojik açıdan inceleme fikrini destekledi. Fakat Freud’u kesin olarak psikopatoloji ve psikoloji meseleleriyle ilgilenmeğe iten Viyanalı ünlü hekim ve düşünür Josef Ereuer oldu. Freuer hastalarını ipnotize ederek isteri nöbetlerinin kaynaklarını ve bu nöbetlerle birlikte gelen duyguları anlatmalarını, hatırlamalarını sağlıyor, bu tedavi yoluyla hastayı iyileştiriyordu. Paris’ten döndükten sonra Freud, Breuer’e yaptıkları deneyleri kitap halinde yayımlamayı teklif etti. Bu arada kendisi de bu metotla bazı hastaları tedavi etmişti. Ayrıca kitaba gözlemleri sonucu vardıkları temel nitelikteki görüşleri kapsayan bir bölüm de kattılar. “İç boşaltma metodu” diye nitelendirdikleri bu tedaviyi anlatan Studien Über Hysterie (isteri üstüne çalışmalar) (1895) adlı kitap daha ilerde psikanaliz adını alacak ilmin başlangıç noktası oldu.



Fakat Freud kısa bir süre sonra ipnotizma yerine serbest çağrışım metodunu kullanmağa başladı. Böylece karşı koyma (hastanın bastırılmış yaşantılarını ortaya çıkarılmasına karşı gösterdiği tepki)ve aktarma (hastanın analizciye duygusal bağlanması) tesirlerine tecrit edebiliyor ve inceliyordu. Bugünkü kelime anlamıyle psikanalizin “iç boşaltma’dan serbest çağrışıma geçilmesiyle başladığı kabul edilir.



Freud 1897’de yeni edindiği bu psikoloji bilgilerini kendi şuur dışı zihinsel çalışma süresine uygulama cesaretini gösterdi. Bu olay psikolojinin gelişmesine büyük ölçüde yardım etti. Kendi kendini analiz ederek Freud’un ulaştığı içebakış derecesine pek az kişi ulaşabilir.



Fakat bu öncü deneyden şu sonuç çıktı:Analiz öğrencisi öğreniminin bir yerinde tecrübeli bir psikanalizci tarafından yöneltilen kişisel bir analizden geçmeliydi.



Freud’un çalışmalarında klinik, tedavi ve teknik birbirine sıkısıkıya bağlıdır. Serbest çağrışım metodu hem tedavi tekniğinin temelini meydana getirir, hem de psikolojik çılışma için güçlü bir araçtır. Hekim olarak çalışmak için bilimsel araştırma yapmaktan istemeye istemeye vaz geçen Freud böylece hem bir tedavi metodu bulmuş oluyor, hem de büyük isteklerinden birini gerçekleştiriyordu: “Zihinsel mekanizmanın yapısını, bu mekanizmada hangi güçlerin karşılıklı veya birbirine karşı hareket ettğini ya anlamak ya tahmin etmek”, Bu, nevroz’un, psikozun, sapmaların ve tabii, normal işleyen bir zihnin anlaşımasında kesin bir ilerleme sağladı. Bu araştırmalardan çıkan bazı temel sonuçlar şunlardı: 1- Şuur dışı süreçlerni şuur ve davranış üstünde dinamik etkileri vardır; 2- Zihinsel karşıtlıklar yalnız hastalık sırasında değil normal gelişmede de önemli bir rol oynar (içgüdüsel eğilimlerin şuurun veya davranışlarnı dışında bırakıldığı bastırmalarda olduğu gibi çeşitli korunma mekanizmalarında dönük bir içebakış da bunun bir parçasıdır; 3- Kişilik yapıları; 4- İçgüdüslel dürtülerni (cinsiyet ve saldırganlık) motivasyon alanındaki gücü 5- Çocuklukta cinsiyetin var olduğu ve bunun en önemli kitabı olduğu kanısındaydı. Bu kitabı zeka ve hareket aprakisisi üstüne yapılan ça lışmalar takip etti. Bu çalışmalarda Freud edebiyat eserlerini çözümleyerk yorumluyor veya antropoloji ve din psikolojisine psikanaliz metodunu uyguluyordu.



Freud’un çalışmalarında son derece şaşırtıcı buluşlar vardı. Freud insan zihninin o zamana kadar bilinmeyen taraflarını cesaretle araştırdı. 67 yaşındayken başlayan ve 16 yıl sonra ölümüne yolaçan hastalık, ne düşünce üslubunun özelliğini bozdu, ne de yaratıcılığını aksattı. Bu önemli ve belirleyici makalesini 80 yaşında yazdı. Son kitabı olanMusa ve Monoteizm’i (1939) yazdığında ise 83 yaşındaydı. Bu eserde kendi yarattığı ilmi metodu genç yaşıdan beri kendisini ilgilendiren bir kültür tarihi meselesine bütün ustalığını yguladı.



Freud’un buluşları, özellikle çocuklardaki cinsiyet üzerine  ortaya çıkardığı şeyler, kendi zamanında genellikle reddedildi ve alayışsızlıkla karşılandı. Yaptığı çalışmalardan, şur dışı motivasyonların açığa çıkarılmasına nasıl tepki gösterildiğini biliyordu. Analizin değeri yavaş yavaş anlaşıldı. Freud her ne kadar profesör adını taşıyorsa da hiç bir zaman Viyana Üniversitesinde kelimenin tam anlamıyla prof olamadı. Ancak son yıllarında, biraz de A. B. D. de analiz metodunun oldukça yaygın bir biçimde kabullenilmesinden, sonra diğer ülkelerde de analize gösterilen tepki hafifledi. Freud 1930 da Geethe ödülünü aldı ve 1936 da Royal societiye seçildi.



Freud on yıl yalnız psikanaliz üstüne çalıştı. 1906 da kendisine katılan bazı meslektaşları oldu. 1908 de ilk milletler arası psikanliz kongresi toplandı. İki yol sonrada milletler arası psikanliz derneği kuruldu.



1886 da Martha Bernais ile evlenen Freudün 6 çocuğu oldu. En küçükleri Anna Freud da ünlü bir psikanalizcidir.1938 de Avusturyanın Nazi Almanyasına katılması üzerine Londraya göç eden Freud orada öldü.