2) Delilik İftirası:

Önde gelen inkarcıların sıkça kullandıkları iftira yöntemlerinden biri de, Resul'ü ve bazen de onunla birlikte inananları "delilik"le suçlamalarıdır. Bu suçlama, neredeyse tüm Resullere yöneltilmiştir. Kuran, sık sık bu konuya dikkat çeker.



Örneğin Hz. Nuh'a "kendisinde delilik bulunan bir adam" denmiştir:



"(Kavminden inkara sapmış önde gelenler dediler ki:) O (Nuh), kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin." (Müminun: 23/25)



"Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı. Böylece kulumuz (Nuh'u) yalanladılar ve 'delidir ' dediler. O baskı altına alınıp engellenmişti." (Kamer: 54/9)



Hz. Muhammed'e de sık sık aynı iftira atılmıştır:



"Onlar: "Ey kendisine kitap indirilen (Muhammed). Gerçekten sen cinlenmiş (bir deli)sin," dediler."Eğer doğruyu söylüyor isen, bizlere melekleri getirmeli değil miydin?" (Hicr: 15/6-7)



"Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? Ya da kendi elçilerini tanımadılar mı ki, şimdi onu inkar ediyorlar?



Yahut: "Onda bir delilik var" mı diyorlar? Hayır, o, onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır ve onların çoğu hakkı çirkin karşılıyorlar." (Müminun: 23/68-70)



Hz. Musa'ya karşı da aynı suçlama yapılmıştır:



"(Firavun) Dedi ki: "Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir." (Şuara: 26/27)



"Andolsun, biz Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik; Firavun'a, Haman'a ve Karun'a. Ama onlar: (Bu,) Yalan söyleyen bir büyücüdür" dediler." (Mümin: 40/23-24)



Allah, genel olarak tüm kavimlerin elçilerine bu tür suçlamada bulunmaya eğilimli olduğunu da bildirir:



"İnkâr edenler dediler ki: "Siz darmadağın olup dağıldığınızda, gerçekten sizin yeni bir yaratılışta bulunacağınızı size haber veren bir adamı gösterelim mi size? Allah'a karşı yalan mı düzüp uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayır, ahirete inanmayanlar, azapta ve uzak bir sapıklık içindedirler." (Sebe: 34/7-8)



"Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti. Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir." (Duhan: 44/13-14)



İnkarcıların önde gelenlerinin Resullere karşı sürekli olarak böyle bir iftirada bulunmalarının en önemli nedeni, kuşkusuz Resulleri karalamak istemeleridir. Ancak bunun yanısıra, böyle bir suçlamayı seçmelerinin ikinci bir nedeni daha vardır: Önde gelen inkarcılar, Resul'ün nasıl olup da tüm bir kavme karşı açıkça meydan okuyabildiğini bir türlü anlayamazlar. Resul'ün kendi hayatını tehlikeye atarak, çok büyük bir maddi güce sahip olan önde gelenlere "kafa tutması", onların gözünde gerçekten de bir tür deliliktir. Çünkü inkarcıların tek kıstası çıkardır; yalnızca ve yalnızca kendi şahsi çıkarlarını gözetirler. Buna karşın, Resul tüm şahsi çıkarlarını dini tebliğ edebilmek için feda etmektedir. İnkarcıların gözünde bu son derece "kârsız" bir davranıştır ve bir tür deliliktir.



Oysa Resul çıkarlarından vazgeçerken, Allah'ın rızasını, rahmetini ve Cennetini kazanmaktadır ki, bunların değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Ancak inkarcılar kuşkusuz bunu kavrayabilecek akla sahip değildirler; bu akla sahip olsalardı, zaten mümin olurlardı. Onların kavrayış boyutuna göre, Resul'ün ve beraberindeki müminlerin yaptığı yalnızca deliliktir... [207]