1) Resul'ün Çıkar Peşinde Koştuğu İftirası:

Önde gelenlerin en çok kullandığı taktik, Resul'ü toplumun gözünde küçük düşürmeye çalışmaktır. Resul'ün savunduklarında samimi olmadığını, aslında kendi çıkarları için böyle bir tebliğ işine giriştiğini iddia ederler. iddialarına göre, Resul, dini kendi çıkarları için bir alet olarak kullanmaktadır. Bu iftiraya göre, Resul'ün insanlardan itaat istemesinin ardında, "iktidar hırsı" yatar.



Örneğin, Firavun ve önde gelen çevresi, Hz. Musa'nın insanları Allah'ın dinine davet etmeyi değil, "yeryüzüne büyüklüğe" ulaşmayı istediğini iddia etmişlerdir:



"Onlar: (Musa ve Harun'a) 'Siz ikiniz, bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)dan çevirmek ve yeryüzünde büyüklük sizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz, sizin ikinize inanacak değiliz' dediler." (Yunus: 10/78)



Aynı suçlama Hz. Nuh'a da yapılmıştır:



"Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: 'Ey Kavmim, Allah'a kulluk edin. Onun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?' Bunun üzerine, kavminden inkara sapmış önde gelenler dediler ki: 'Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz'." (Müminun: 23/23-24)



Bu ayetler göstermektedir ki, inkarcılar Resulleri de kendileri gibi basit insanlar zannetmektedirler. Hz. Musa ve başka tüm Resuller, insanları kendilerine itaate çağırmaktadırlar; ama onlardan Allah rızası için kendilerine itaat etmelerini istemektedir. Yoksa istenen kişisel bir itaat değildir. Resul de, ona iman edip itaat edenler de Allah'ın kullarıdırlar. Dolayısıyla Resul, insanları kendine itaat etmeye davet ederken, gerçekte Allah'a kul olmaya davet etmektedir. Aksi takdirde kendi şahsına itaat istemiş olurdu ki, bu kendisine kulluk edilmesini istemesi anlamına gelir. Ve Kur’an'ın bildirdiğine göre, hiç bir Resul için böyle bir şey sözkonusu değildir:



"Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten, sonra insanlara: 'Allah'ı bırakıp bana kulluk edin' deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, 'Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitaba göre Rabbaniler olunuz' (deme görevindedir.) O, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz, müslüman olduktan sonra, size küfrü mü emredecek?" (Ali İmran: 3/79-80)



Oysa buna karşılık, az önce gördüğümüz gibi, Firavun ve benzeri önde gelen inkarcılar ilah (Rab) oldukları iddiasındadırlar. İşte bu inkarcılar, Resulle karşılaştıklarında, onun da aynı kendileri gibi Rablik iddiasında bulunarak insanları kendisine tabi kılmaya çalıştığını zannederler. Onların gözünde Resul, kendi düzenlerini yıkmaya çalışan bir "rakip"tir. [206]