Resullerin İsteği: Allah'a İman ve İtaat

Bu sorunun cevabını, Resullerin ortak mesajına bakınca bulabiliriz. Kur’an'da anlatılan tüm Resuller gönderildikleri kavimlerden temel olarak iki şey istemişlerdir: Allah'a şirk koşmadan iman etmeleri, O'ndan korkup-sakınmaları ve kendisine itaat etmeleri..



Ardarda pek çok Resul'ün anlatıldığı Şuara suresinde bu değişmeyen mesajı rahatlıkla görebiliriz:



"Nuh kavmi de gönderilen (peygamber)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Nuh: 'Sakınmaz mısınız?' demişti. 'Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir.'



... Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Hud: 'Sakınmaz mısınız?' demişti. 'Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir.'



... Semud (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Salih: 'Sakınmaz mısınız?' demişti. 'Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum;



... Lut (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Lut: 'Sakınmaz mısınız?' demişti. 'Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir.'



... Eyke halkı da, gönderilen (peygamber)leri yalanladı. Hani onlara Şuayb: 'Sakınmaz mısınız?' demişti. 'Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir'." (Şuara: 26/105-180)



Kuran'da anlatılan diğer tüm Resullerin mesajı da yine aynıdır:



"... İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki: "Ben size bir hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Şüphesiz Allah, O, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; şu halde O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur'." (Zuhruf: 43/63-64)



"Andolsun, Harun bundan önce onlara: 'Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin' demişti." (Taha: 20/90)



Kuran, Hz. Muhammed'e de kavminden kendisine itaat istemesini emreder:



"De ki: 'Allah'a itaat edin, Resul’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir'." (Nur: 24/54)



Evet, Resul, gönderildiği kavmi Allah'a iman etmeye ve O'na kul olmaya davet eder. Onları ahiret ile uyarır, dünyanın geçici olduğunu, yaptıklarının karşılığını ahirette göreceklerini bildirir. Ve tüm bunların yanında bir de gönderilmiş bulunduğu kavmin kendisine itaat etmesini ister. Çünkü Allah ona böyle emretmiştir; "...eğer ona (Resule) itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz..." (Nur: 24/54) hükmü gereği, kavmi doğruya ulaştırabilecek olan yalnızca odur.



İşte kavmin önde gelen inkarcıları Resul'ün bu özelliğini kabullenemezler. Çünkü önde gelenler, ellerindeki maddi güç sayesinde tüm kavmi kendilerine bağlı kılmışlardır. Oysa Resul, kavme bildirmektedir ki; Allah'tan başka ilah ve "Rab" (eğitici, yol gösterici, hüküm koyucu) yoktur ve Allah'ın kendisine itaat edilmesini emrettikleri dışında, hiç kimse itaate layık değildir. Bu gerçeğin -ki bu şirk koşmadan Allah'a iman etmek demektir- kavim tarafından kabul görmesi, kavmin önde gelenlerinin sahip oldukları güç ve iktidarı ortadan kaldıracaktır. İşte bu nedenle önde gelenler Resul'ün mesajına en büyük düşmanlığı gösterenlerdir.



Önde gelenlerin Resul'e tepki duymalarının bir başka nedeni ise, kendi basit kıstaslarına göre "seçkin" saymadıkları bu insanın liderliğini çekemeyişleridir. [202]