2- Kabir Azabı:

Kur’an, inkârcıların ve isyancıların kabirde Kıyamet saatinin başlamasına kadar azapla karşılaşacaklarına işaret ediyor ama geniş bilgi vermiyor.[1087]     



Hz. Aişe (r.anha) Peygamberimize (sav) kabir azabından sordu. O da şöyle buyurdu:



“-Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını  hayvanlar (bile) işitir.” (Peygamberimiz bundan sonra kıldığı namazlarda kabir azabından Allah’a sığınırdı.)[1087]



Ahiret azabı kabir azabıyla başlar. Kabir hayatı hemen dünya hayatının bitimiyle başladığına göre, insanoğluna azap uzak değildir. Çünkü ayet ve hadislerde azabın kabirde başlayacağı belirtilmiştir. Cenâb-ı Hakk buyurur:



"Kim benim zikrimden (Kuran'dan) yüz çevirirse, o kimse için (kabirde) dar, sıkıntılı bir yaşayış vardır. Biz onu kıyamet gününde kör olarak haşredeceğiz. O şöyle diyecek: Ey Rabbim, beni niçin kör olarak haşrettin? Halbuki ben daha önce görüyordum.' Allah diyecek: Bu böyledir. Çünkü sen, sana ayetlerimiz geldi de, onları unuttun. Bugün de unutulma sırası sendedir" (Tâhâ, 20/124).



Hz. Peygamber, salih kullar için kabrin Cennet bahçelerinden bir bahçe olacağını, günahkârlar için ise Cehennem çukurlarından bir çukur hâlini alacağını bildirmiştir.[1087]



İbn Ömer'den nakledildiğine göre Allah Rasulu şöyle buyurmuştur:



"Sizden biriniz vefat ettiğinde sabah ve akşam ona kendi makamı gösterilir: O kimse Cennetlik ise Cennet'e gireceklerin makamı; Cehennemlik ise, Cehennem'in hücrelerinden bir yer gösterilir. Ve ona, burası senin ebedî durağındır. Kıyamet günü seni Allah buraya göndererektir,' denilir"[1087]



Ebû Hüreyre'den, Hz. Peygamber'in şu duaya devam ettiği nakledilmiştir:



"Ya Rabbî! Kabir azabından, hayat ibtilâsından, ölümün şiddetinden, mesih-deccalin fitnesinden sana sığınırım"[1087]


AZÂB, AZAP
A harfi