1) Farz Oruç:

Farz olan oruç denince, Ramazan orucu kastedilir ve zâten tâyin edilmiş, önceden belirlenmiş (muayyen) olan oruç da budur. Mâzeretli veya mâzeretsiz olarak tutulamadığı zaman, başka bir zaman kazâ edilmesi de aynı şekilde farzdır.



Bunun dışında, bir de keffâret olmak üzere tutulan oruç vardır. Ramazan orucunun bozulması sebebiyle tutulması gereken keffâret orucu yanında ayrıca, zıhâr, yanlışlıkla ve kazâ ile adam öldürme, hacda ihramlı iken vaktinden önce tıraş olma (halk) ve yemin için tutulacak olan keffâret oruçları da farz oruç kapsamında değerlendirilmiştir. Keffâret orucu, yapılan bir hatânın cezâsı veya telâfisi anlamını taşıdığından kişi için baştan belirlenmiş bir yükümlülük olmayıp, buna sebebiyet vermesi halinde gündeme gelebilen ârızî bir yükümlülük niteliğindedir. Bu bakımdan Ramazan orucu “muayyen farz”, diğerleri ise “gayr-i muayyen farz” olarak nitelendirilir. Ramazan orucu sadece belirli bir vakitte, yani Ramazan ayında tutulabilirken; diğerleri, oruç tutmanın mubah olduğu her zaman tutulabilir.



Ramazan orucunun kazâsı da istenilen mubah günlerde tutulabilir. Fakat İmam Şâfiî’nin kazâya kalan orucun aynı yıl içerisinde kazâ edilmesi gerektiğine ilişkin görüşü de dikkate alınarak, herhangi bir sebeple kazâya kalan orucu mümkün olan en kısa zamanda tutmaya çalışmak uygun olur.