Oruçun Edâsının Farz Olması İçin Gerekli Şartlar:

Bir mükellefe orucun edâsının farz olması için onda iki şartın bulunması gerekir. Birincisi: Sıhhatli olmaktır. Ramazan ayına hasta olarak giren bir kimse, mümin ve mütehassıs bir doktora müracaat ederek, orucun kendisine zarar verip vermeyeceğini öğrenmelidir. Eğer orucun edâsı mümkün olmazsa, sıhhat bulduğu zamanda kaza eder veya o hastalık sebebiyle ölürse, yakınları durumu araştırırlar: Hastalıktan kurtulmuş ve nefsine mağlup olarak tutmamışsa fidye vermeleri müstehaptır. İkincisi: Mukim olmaktır, yani seferî halde bulunmamaktır. Hanefi fukahası; "Sefer halinde bulunan kimseye oruç zarar vermeyecekse, tutması menduptur. Çünkü Allahu Teâlâ (c.c): "Oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır" (el-Bakara, 2/184) buyurmuştur. Resul-u Ekrem (s.a.s)'in: "Sefer halinde iken oruç tutmak bir (itaat ve iyilik) değildir" hadisi, "güçlük durumuna hamledilir" hükmünde görüş birliğindeler. Bilindiği gibi ruhsat; kulların özürlerine binaen meşrû kılınmış hükümleri içine alır. Seferî halde bulunmak güçlükten uzak olmaz. Ancak Ramazan ayında tutulan oruçla, diğer zamanlarda tutulan oruç aynı değildir. Dolayısıyle "Ruhsat-ı Terfih"teki esas; azimetle amelin meşrûiyetini düşürmesidir. İslâm âlimlerinden bazıları; yukarıda zikrettiğimiz hadisin zahirini esas alarak "Seferî halde iken oruç tutulmaması gerektiğini" ifade etmiştir.



Oruç'un edâsının sahih olmasının şartları: Bu hususta da iki şartın bulunması gerekir. Birincisi, niyet etmek; ikincisi, kadınlar için hayızdan ve nifas'tan temizlenmektir. Bilindiği gibi niyet; kalbe ait olan kat'i bir azimdir. Mükellefin oruç tutacağını kalbi ile bilmesi ve azmetmesi niyet hükmündedir. Bunu dili ile söylemesi ise sünnettir. Nehrü'l Fâik'te de bu şekilde zikredilmiştir (Fetevay-i Hindiyye, I, 195). Ramazan-ı Şerif ayında her günün orucu için ayrı ayrı niyet etmek esastır (Fethül-Kadir, II, 46). Zira her günün orucu başlıbaşına bir ibadet hükmündedir.