Yakınlara Nafakanın Gerekli Olması İçin Şartlar:

1. Hısımın yoksul olması gerekir. Bu da ya malı olmamakla veya çalışmaya gücü yetmemekle meydana gelir. Çalışmaya gücün yetmemesi yaş küçüklüğü, yaşlılık, akıl hastalığı veya müzmin hastalık gibi nedenlerle olur. Ancak ana-baba bundan müstesnadır. Çünkü bunlar sağlıklı ve güçlü olup çalışmaya güçleri yetse de kendilerine nafaka desteği sağlanır. Bu duruma göre, ana-baba ve eş dışındaki hısımlar zengin olur veya çalışmaya gücü yeterse kendilerine nafaka gerekmez. Mâlikîlerce tercih edilen görüşe göre ana-baba çalışmaya gücü yetince çocuklarından nafaka talep edemez (el-Kâsânî, a.g.e., IV, 36, 37; İbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr, II, 923; eş-Şîrâzî, el-Muhezzeb, II, 167; eş-Şirbînî, Muğnîl-muhtaç, III, 448; İbn Kudâme, el-Muğnî, VII, 595; İbnül-Hümâm, a.g.e., III, 347).



2. Nafaka yükümlüsünün gerek zenginlik ve gerekse çalışıp kazanmaya güç yetirmesi bakımından yoksul hısımının geçimini sağlayacak durumda olması gerekir. Ancak baba ve eş, bunun istisnasıdır. Bir erkek yoksul da olsa ebeveynine ve eşine bakmakla yükümlüdür. Mâlikîlere göre yoksul çocuk, çalışıp kazanmaya gücü yetse bile ana babasına nafaka vermesi gerekmez.



Câbir (r.a)'in naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: "Sizden biriniz yoksul düşerse, önce kendi ihtiyaçlarını karşılasın. Bundan artarsa aile fertlerinin ihtiyacına sarfetsin, yine artarsa diğer hısımlarına harcasın" (Ebû Dâvud, Itâk, 9; Nesâî, Büyû', 84; Ahmed b. Hanbel, III, 205).



3. Geçimi sağlanacak kimsenin nesep hısımı olması gerekir. Ancak karı ve mülk ilişkisine dayanan câriye bu kuralın dışındadır.



Hanefilere göre nafaka yükümlüsünün, nafaka vereceği kimseye mirasçı olacak derecede nesep hısımı olması gerekir. Delil şu âyettir:" ... Ne bir anne çocuğu yüzünden, ne de çocuk kendisinin olan bir baba çocuğu sebebiyle zarara sokulmasın. Mirasçıya düşen de bunun gibidir" (el-Bakara, 2/233). Bu âyete göre, ana-baba ile çocuklar arasındaki bir takım hak ve yükümlülükler diğer mirasçılar arasında da söz konusu olur. Bu, gerektiğinde geçim masraflarını da kapsamına alır.



Din Ayrılığının Nafakaya Etkisi: Kadın itaatsiz veya mürted olmadığı sürece eşler arasındaki din ayrılığı kadının nafaka alma hakkına engel olmaz. Diğer hısımlar arasındaki nafaka yükümlülüğüne gelince;



Hanefilere göre, usûlün, fürûun ve eşin nafakasında din birliği şart değildir. Bu üç sınıfın dışındakiler için ise din birliği şarttır. Çünkü müslümanla gayri müslim arasında miras cereyan etmez (bk. "Miras" mad.). Buna göre, karı, ana, baba, dedeler, nineler, çocuk ve torunlar dışındaki hısımlara din ayrılığı bulununca nafaka gerekmez. Karının nafakası onu evde hapsetme karşılığıdır. Bunun dışındaki usûl ve fürûun nafakası ise "biri diğerinin cüz'ü olması" esasına dayanır. Bir kimsenin parçası kendisi gibidir. Küfrü sebebiyle kendi geçimini sağlamaktan kaçınamadığı gibi, kendi parçası olan usûl ve fürûunun geçimini sağlamaktan da kaçınamaz. Ancak bu hısımlar harbi durumda olurlarsa pasaportlu yabancı bile olsalar, bunların nafakası müslümana vacib olmaz. Çünkü müminler, din konusunda kendileriyle savaş halinde olanlara iyilik yapmaktan nehyolunmuşlardır.



Başkasının geçimini sağlamanın sebebi, ihtiyaçtır. İhtiyacı olmayanın geçimini sağlamak gerekmez. Malı olanın geçim masrafları kendi malından karşılanır. Yaşı küçük veya büyük olsun hüküm değişmez. Ancak hanım bundan müstesnadır. Eş, zengin de olsa geçim masrafları kocasına aittir. Çünkü karıya nafaka vermenin sebebi "ihtiyaç" değil, onun kocanın bir hakkı olarak evde "tutulması"dır.