Babanın Kız Çocuğuna Bakma Yükümlülüğünün Şartları:

a) Kızda büluğ ve yaş aranmaz. Evleninceye kadar kız çocuklarının geçimi babaya aittir. Evlendikten sonra bu yükümlülük kocasına geçer. Kocası ölür veya boşanırlarsa kadın yine babasının evine döner. Kadın çalışıp kazanmaya zorlanamaz. Fakat İslâmî ölçüler içinde bir iş veya meslekte çalışıp kazanmak isterse bu da câizdir.



b) Fakir olmalıdır. Eğer kızın malı varsa, geçimi ondan sağlanır.



c) Baba, çalışıp kazanmaya muktedir veya zengin olmalıdır.



d) Babanın ve kızın hür olmaları gerekir.



Bir kimsenin yakınlarının geçimini sağlarken öncelik vereceği kimseler hadis-i şerifte şöyle belirlenmiştir: Ebû Hûreyre (r.a) nakleder: "Bir adam Resûlullah (s.a.s)'a gelerek şöyle dedi: Ey Allah'ın elçisi! Benim yanımda bir dinar para var, nereye sarfedeyim? Hz. Peygamber; "Kendi ihtiyacın için sarfet" buyurdu. Adam: "Yanımda başka bir dinar daha var" dedi. Hz. Peygamber; Eşine sarfet" buyurdu. Adam dedi: "Başka bir dinar daha var". Hz. Peygamber; "Çocuklarına sarfet" buyurdu. Adam:



"Bir dinar daha var" dedi. Hz. Peygamber, onu da hizmetçisine harcamasını söyledi. Son bir dinar daha olduğunu söyleyince de; "Sen onu nereye harcayacağını daha iyi bilirsin" buyurarak, bu konuda onu serbest bıraktı" (Ahmed b. Hanbel, II, 251, 471; Nesâî, Zekât, 54).



Ana-baba ve diğer usulün geçim masrafları



Ana-baba yoksul düşer veya yaşlanıp çalışamaz olursa, ilgi ve bakım yükümlülüğü çocuklara aittir.



Ayet-i kerimelerde şöyle buyurulur:



"Rabbin ancak kendisine ibadet etmenizi, bir de ana-babaya ihsanda bulunmanızı emretti” (el-İsrâ, 17/23). "Bana ve ana-babana şükret" (Lokmân, 31/14). "Ana-babana İslâm'a aykırı emirlerinde itaat etme. Onlara dünyada ma'ruf şekilde dostluk göster" (Lokmân, 31/15).



Cabir b. Abdullah'dan şöyle dediği nakledilmiştir: Hz. Peygamber (s.a.s)'e babası ile birlikte bir adam geldi ve şöyle dedi:



"Ey Allah'ın elçisi! Benim kendime ait malım var; bir de malı olan babam var. Babam benim malımı almak istiyor." Rasûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurdu: "Sen ve malın babana aittir" (es-Serahsî, el-Mebsût, V, 222-229; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi, IV, 30; İbnül-Hümam, Fethul Kadir, III, 349 vd.).



Ancak, ana-babaların çocukların malı üzerindeki bu mülkiyet hakkı, yorumlanarak, onların fakîr ve muhtaç olmalarıyla sınırlandırılmıştır. Çünkü miras ayetleri nâzil olunca ana ve babanın, ölen çocuklarının malı üzerindeki hakları belirlenmiştir.



Ana-babanın çocuktan nafaka almalarının şartları şunlardır: Bunların yoksul olması gerekir. Aksi halde ihtiyaçları kendi mallarından karşılanır. Nafaka yükümlüsü olan çocuk veya torunun, bunu vermeğe muktedir olması gerekir. Bu kudret ya zengin olmakla, ya da çalışıp kazanmaya gücü yetmekle gerçekleşir.