1913 Tarihli Arazi İntikal Kararnâmesi:

Sultan Reşat tarafından çıkarılan bu kanunla, farklı intikal kanunlarına bağlı bulunan mîrî ve mevkûf arazilerin intikal hükümleri birleştirilmiş, intikal sınırı daha da genişletilmiş, zevi'l-erhâm denilen hısımlar da intikal ashabı arasına girmiştir. Bu kanun, 1926 tarihinde Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girinceye kadar devam etmiştir. Bu tarihten sonra da, Türk Medeni Kanunu'ndan önce doğan haklar bakımından yürürlüğünü korumaya devam etmiştir. Arazi intikal kararnâmesi 12 madde olup, şöyledir:



1) "Bir kimse vefat edince, uhdesinde bulunan mîrî ve mevkuf (vakfedilmiş) arâzi, aşağıda zikredilecek dereceler üzere bir veya daha fazla şahıslara intikal eder ve bunlara (ashab-ı intikal) denir."



2) "Ashâb-ı intikalin birinci derecesi müteveffânın fürûu yani çocukları ve torunlarıdır. Bu derecede intikal hakkı, evvel emirde çocuklara ve ondan sonra onlara halef olmak üzere ahfâda yani torunlara ve çocukların torunlarına aittir. Binâenaleyh müteveffânın vefatı sırasında hayatta bulunan her fürüu, kendi vâsıtasiyle müteveffâya bağlanan fer'ileri intikal hakkından düşürür. Müteveffâdan önce vefat etmiş olan fer'in fürûu kendi makamına kâim olurlar. Yani ona intikal edecek hisseyi alırlar.



Müteveffânın müteaddid çocukları olup da hepsi daha önceden vefat etmiş bulunursa, herbirinin hissesi kendi vasıtasiyle müteveffaya bağlanan fürûa intikal eder. Çocuklardan bazısı fer'i bırakmaksızın vefat ettiği takdirde intikal hakkı münhasıran diğer çocuklara veya onların fürûuna kalır. Batınlar taaddüd ettikçe hep bu ûsül üzere muâmele olunur. Çocukların ve torunların erkeği ve kızı, intikal hakkında müsâvidir."



3) "İntikal ashabının ikinci derecesi, müteveffânın ana-babası ile onların fürûudur.



Ana-babanın ikisi de hayatta ise eşit olarak intikal hakkına nail olurlar. Bunlardan birisi, daha önceden vefat etmiş bulunursa, onun fürüu birinci derecede yazılı olan hükümlere uygun olarak, derecelerine göre makamına kâim olurlar. Fürûu bulunmadığı takdirde hayatta bulunan baba veya ana münhasıran intikal hakkına nail olur.



Ana-babanın ikisi de daha önceden vefat etmiş bulunursa, babanın hissesi kendi fürûuna ve annenin hissesi de kendi fürûuna dereceleri üzere intikal eder. Şayet birinin fürûu yoksa, onun hissesi de diğerinin fürûuna kalır."



4) "Ashab-ı intikalin üçüncü derecesi, müteveffânın büyük anne ve büyük babalarıyla, bunların fürûudur.



Ana ve baba tarafından, büyük ana ve büyük babalar hayatta iseler müsâvat üzere intikal hakkına nail olurlar.



Bunlardan birisi evvelce vefat etmiş bulunursa fürûu derecelerine göre onun makamına kâim olur. Fürûu yoksa ona isabet edecek hisse, hayatta bulunup onun karı veya kocası olan büyük ana veya büyük babaya intikal eder. Bu da hayatta değilse onun fürûuna intikal eder.



Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük batalar hayatta olmadıkları gibi fürûuları dahi mevcut değilse, diğer cihetteki büyük ana ve büyük babalar veya fürûuları münhasıran intikal hakkına nail olurlar.



Bu madde gereğince, ana-baba veya büyük ana ve büyük babalara halef olan fer'iler, birinci derecenin intikalinde belirtilen hükümlere tabi olurlar. "



5) "Birinci, ikinci ve üçüncü derecedeki fürûudan hangisi müteaddid cihetlerden intikal hakkına nail olursa cümlesini alır."



6) "Yukarıdaki maddelerde zikredilen derecelerden mukaddemi mevcut iken muahharı intikal hakkına nail olamaz.



Şu kadar ki: Müteveffânın çocukları ve torunları olduğu hâlde anası ve babası veya bunlardan birisi mevcut ise altıda bir hisse bunlara intikal eder. "



7) "Müteveffânın karı ve kocası birinci derecedeki hakk-ı intikal ashabiyle birlikte bulununca 1/4 hisseye ve ikinci derecedeki hakk-ı intikal ashabiyle veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte bulununca 1/2 hisseye nail olur.



Eğer dördüncü madde gereğince büyük ana ve büyük baba ile beraber onların fürûu da intikal hakkına nail olmak icap ediyorsa işbu fürûua isabet edecek hisseyi de karı veya koca alır.



Birinci ve ikinci derecedeki ashab-ı intikalden veya büyük ana ve büyük babadan hiçbiri bulunmazsa karı veya koca münhasıran intikal hakkına nail olur."



8) "Yukarıda geçen maddelerin hükümleri, icâreteyn ve icâre-i vahîde-i kadîmeli müsakkafât ve müstegallâtı vakfiyye ile mukâtaa-i kadîmeli müstegallât hakkında dahi câridir."



9) İntikal sınırlarının yukarıda geçen maddeler mûcibince genişlemesinden dolayı müsakkafât ve müstegallâtı vakfiyenin icârât-ı hâliyye ve mukâtaat-ı kadîmeleriyle mevkûf arazinin öşür bedeli mukâtaaları vergi kıymetlerine nisbetle binde yüz paradan az ise, o miktara iblağ olunacaktır.



Mevkûf arazi için, yeniden tahsis olunacak mukataalar da bu nisbette uygulanacaktır. Bundan başka yukarıda geçen usûle uygun olarak intikal haddi genişletilmemiş olan müsakkafât ve müstegallâtı vakfiyye için vergi kıymetleri üzerinden binde otuz kuruş hesabiyle ifası lâzım gelen resmî tevsî altmış yıla taksim olunarak yıllık binde yarım hesabiyle ifa kılınacaktır. "



10) "Vakfedenin şartı gereğince intikal hudutları daha geniş olan vakıflarda kemakân şarta riayet olunacak ve icârât-ı muhassasa hâliyle ibka edilecektir."



11) "İşbu kanun neşri tarihinden itibaren mer'î olacaktır. "



12) "İşbu kanun hükümlerinin icrasına maliye ve vakıflar nezaretleri memurdur. "



Mîrî ve vakıf arazi ile ilgili bu intikal kanunlarında dereceleri gösterilen intikal hakkı sahiplerinden hiçbiri bulunmazsa gayri menkul hazineye döner (mahlûl olur) ve diğer mirasçılara intikal etmez. Artık hazine bunu başkasına usulüne göre yeniden verebilir. [700]


ARÂZÎ
A harfi