1274 Hicrî; Tarihli Arazi Kanunu 103'ncü Madde:

"Tapu ile kimsenin tasarrufunda olmayan, eskiden beri köy ve kasabalar halkına tahsis kılınmayan ve yerleşme merkezinin en kenar yerinden (aksâ-yı umrân), yüksek sesli bir kimsenin, sesi işitilmeyecek derecede kõy ve kasabalara uzak bulunan kûhi, taşlık, kıraç, pınarlık ve otlak gibi hâli yerler ölü arazi olup, bu gibi yerlerden birini zarureti olan kimse, rakabesi beytü'l-mâl'e ait olmak üzere, meccânen, yetkili memurun izniyle yeniden yer açıp tarla edinebilir. Diğer ekilip biçilen araziler hakkında şer'i olan kanun hükümleri bu gibi yerlerde de caridir."



Yukarıdaki arazi çeşitlerinden öşür ve haraç arazileri, sahiplerinin mülkü olup; bunlarda tasarruf, tevarüs, intikal ve diğer hükümler fıkıh kitaplarına göre cereyan eder. Miras konusunda ferâiz hükümleri uygulanır. Ayrıca bir arazi kanunu çıkarılmasına ihtiyaç görülmez. Fakat rakabesi (kuru mülkiyeti) beytü'l-mâl'de alıkonulan mîrî arazinin tasarrufu ve intikal durumu ile diğer hükümleri, beytü'l-mâl için görülecek menfaat ve maslahata göre devlet başkanı tarafından tanzim edilmesi gerektiğinden, bu çeşit araziler hakkında uygulanmak üzere zaman zaman arazi kanunları çıkartılmıştır. İlk arazi kanunu 761 Hicrî tarihinde Osmanlı hükümdarı 1. Murat Hüdâvendigâr tarafından çıkarılmış, bunu diğer arazi mevzuatı izlemiştir. Nihayet 1331/1913 tarihli Arazi İntikal Kararnâmesi yürürlükte iken bütün diğer İslâmî kanunlar ve hükümler gibi geçersiz kılınıp Cumhuriyet dönemine geçilmiştir.


ARÂZÎ
A harfi