Emevî ve Abbâsilerin Saltanat Döneminde Köle ve Câriye

Hulefâ-i râşidîn döneminden sonra sistemli bir şekilde yozlaştırılan dinî anlayış, her konuda olduğu gibi kölelik meselesine de yansımıştır. Emevîlerde artan fetihler sonucu kölelerin sayısı mübâlağalı rakamlara ulaşmıştır. Meselâ, el-Muktedir’in sarayında on bir bin Grek ve Sudanlı hadım köle barınmaktaydı. Bir rivâyete göre de Mütevekkil dört bin câriyeye sahipti.[104] Yine Abbâsiler döneminde Halife el-Mutemed’in idaresi zamanında 14 yıl boyunca süren köleler harbi dikkate değerdir. Bu isyan, Batı Asya tarihinde kaydedilen en kanlı isyan harekâtı olarak tasvir edilmektedir. Bu köleler Aşağı Fırat vâdilerindeki kaya tuzu madenlerinde çalıştırılan Doğu Afrika’dan getirilmiş siyahî kölelerdi. Tarih kitapları, başkanlarının düzenbaz Haricî gibi suçlamalarla isyanı farklı boyutlara taşısa da, resmî tarihin isyanlara karşı mâlum bakış açısının arkasında 14 yıl kadar süren bir isyanın haklı nedenleri olabileceği düşünülmelidir.[105] Abbasi döneminde kölelerle ilgili gayri ahlâkî uygulamalar İslâm tarihi kitaplarından birinde şöyle yer almaktadır: “...Hizmetçiler zümresi harp esnâsında esir düşen ya da sulh zamanında satın alınmak sûretiyle elde edilen gayri müslimlerden oluşuyordu.



Bazı köleler hareme ait işleri gören iğdişlerdi. Diğerlerine gılman adı verirlerdi ki bunlar iğdiş olabilir, fakat efendilerinin özel lütuf ve himâyelerine mazhar kimseler olarak zengin ve göz alıcı elbiseler içinde dolaşırlar, ekseriya kadıncıl tavırlar içinde güzel koku sürerler ve güzellik bakımı yaparlardı. Harun Reşid devrinde gılmanların mevcûdiyetine dair bazı bilgilerimiz vardır (Taberî, İbn Esir). Açıkça anlaşılmaktadır ki Harun Reşid İran’da eskiden mevcut olanları tâkiben gayri tabiî seksüel münâsebetler için müslüman dünyasında gılman müessesesini ihdas eden kimsedir. El-Me’mun zamanında bir kadı bunlardan dört yüz kadar genci eli altında bulunduruyordu. Ebû Nuvas gibi şâirler, azgınlaşmış hislerini açığa vurmaktan ve genç oğlanlara dair aşk şiirlerini ortaya koymaktan utanç duymuyordu.



Câriyelerin bazılarının halifeler üzerinde önemli tesirleri olmuştur. Hârun Reşid, câriyelerden birini tam yetmiş bin dirheme satın almış, fakat araya giren bir kıskançlık sonucu onu erkek kölelerinden birine hediye etmişti. Harun Reşid’in zevcesi Zübeyde, bağlandığı câriyelerden birini ondan soğutmak amacıyla kocasına on câriye ihsân etti.[106] Görülüyor ki saltanatla başlayan dönemle birlikte kölelik kurumunun savaş esirleriyle sınırlanması bir yana, sulh zamanlarında köle ve câriye satın alınmış ve gayri ahlâkî uygulamalarda bir zevk aracı olarak kullanılmıştır.