Bir Denge Unsuru Olarak Kanaat:

        



Dünya ni’meti olarak kendisine nasip edilene razı olma, elinde bulunan ile yetinme, çok az gözlü olmamak demektir.



İnsan nefis taşıdığı için çok şeye sahip olmak ister. Hırs (aşırı istek) sahibidir. Mal yönünden doymaz bir iştahı vardır. Bir ni’mete kavuştuğu zaman bir ötekine de sahip olma arzusu duyar. Bütün bir ömrü mal ve dünyalık peşinde geçirir.



İnsana, dünya ve dünyanın içerisindeki şeyler süslü gösterilmiştir. İnsanın içerisine onlara karşı bir meyil, bir arzu ve iştah yaratılmıştır. Bütün insanlar hayatlarını devam ettirebilmek için çalışmak, eşayaya ve dünyalıklara sahip olmak durumundadırlar.



Hayat ve beden insana verilen bir emanettir. Kişi bedenine onun ihtiyacı olan gıdaları vermeyerek eziyet edemeyeceği gibi kendi eliyle de hayatına son veremez.



Hayatın devamı için, yemek, içmek, giyinme, barınma ve bazı aletleri kullanmak zorunludur. Eğer insanda dünyalığa karşı arzu olmasaydı, en gerekli ihtiyaçlarını karşılamada bile tembellik gösterebilirdi.



Bazı kişilerin sorumluğu daha fazladır. Babalar anneler çocuklarının bakımından, beslenmelerinden ve yetiştirilmelerinden sorumludurlar. İnsanlar yeri gelince de büyüklerinin bakımını da üslenmek zorunda kalabilirler. Dünya nimetlerine sahip olmasalar, bu görevlerini  nasıl yerine getirebilirler?



İslâma göre zekât vermek, infak etmek yani Allah yolunda harcama yapmak en büyük ve önemli ibadetlerdendir. Parası ve imkanı olmayan bu ibadeti nasıl yapabilir?



İnsanda kazanma, sahip olma, elde etme arzuları olmasa bütün bunları yapamaz. O zaman da insan hayatında dengesizlik ve sıkıntı başlar.



Ancak İslâm, aşırı isteklere, doymaz iştahlara, sınır tanımaz hırslara ve tamahlara (açgözlülüğe) da hoş bakmıyor. İsteklerin ve arzuların sınırlandırılması esastır. Alabildiğine başıboş bırakılmış nefis, sahibinden her şey ister, helâl haram tanımaz. Allah yolunda infak ettirmez.



İslâm her konuda olduğu gibi bu konuda da bir denge getiriyor.



Evet dünya ni’metleri insan için yaratılmış ve ona dünya nimetleri sevdirilmiştir. (3 Âli İmran/14) Ama aynı âyette dünya hayatının geçici (fani) olduğu, asıl barınacak yerinin ise Allah’ın yanında olduğu hatırlatılıyor. Başka âyetlerde ise sık sık dünya hayatının faniliğine dikkat çekilerek,  insanın bu geçici dünya hayatına ve onun küçük zevklerine aldanıp ta Allah’ını unutmaması gerektiği hatırlatılıyor:



“Dünya hayatı bir oyundan bir eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret hayatı ise gerçek hayattır. Keşke bilselerdi.” (29 Ankebût/64)



Demek ki insan, dünya ni’metlerini isteyebilir, hatta zengin olmayı bile arzu edebilir, zengin olabilir de. Ancak bunlara bağlı kalmamak, bunların peşinde hayatını geçirmemek, hayatın eksenine eşya tutkusunu koymamak, ya da eşyayı putlaştırmamak şartıyla.



İşte bu noktada ‘kanaat’ dediğimiz davranış karşımıza çıkıyor. Kanaat, dünyalıklar karşısında dengeli bir tavrı ifade eder. Ne aşırı aç gözlü olmak, ne de aşırı istrafçı. İkisinin ortası dengeli, güzel bir tavır.