Gerçek İzzet:

        



Bazı insanlar, Allah’ı bırakıp putları ‘ilâh’ edindiler. Onlar bu yalancı, işe yaramaz, bir faydasını görmedikleri, hayali tanrılarının yanında bir ‘izzet’ bulacaklarını zannederler. Bu elbette mümkün değildir. (19 Meryem/81)



Bir takımlarına ‘Allah’tan ittika et- sakın ve hakkıyla kork’ denildiği zaman, o bu davete karşı kibirlenir. Bu gibi çağrılara kulak asmaz ve günah işlemekle ‘izzet’ kazanacağını zanneder. (2 Bekara/206)



Allah, bazı cahillerin ve hevâsını ilâh haline getirip te  O’nun hakkında kısır düşünenlerin niteledikleri, ya da kendi uyduruk tanrıları gibi değildir; O Sübhan’dır (Çok yücedir) ve O gerçek izzetin de sahibidir. (37 Saffât/180)



Mü’minler, kendi kardeşleri olan müslümanlara karşı gayet alçak gönüllü (zelil), mütevazi ve merhametli,  ama düşmanlarına karşı ‘izzet’ (güç ve şeref) sahibidirler.  Onların karşısında pısırık, sünepe, teslimiyetçi ve hakkını  bile savunamayacak kadar korkak değildirler. (5 Maide/54)



Zalim sultanlar (yöneticiler) bir ülkeye zorla girdikleri zaman orasının huzurunu bozarlar (ifsat ederler), mallarına ve onları ayakta tutan değerlerine sldırırlar.  Şerefli insanları (izzetli kimseleri) zelil hale getirirler, onlara aşağı bir duruma düşürürler. (27 Neml/34)



Kur’an gerçek izzetin iman etme ile elde edilebileceğini mijdeliyor. Bir başka ifadeyle Allah (cc), Kur’an’ın davetine uyarak iman edenler iki dünyada da saadetin yanında izzet te vereceğini duyuruyor. Mü’minler gerçek izzet sahibidirler ve onlar her bakımdan üstün ve şereflidirler.



Ancak ne yazık ki modern zamanlarda müslümanların arasından çıkan bazıları kendilerini ve sahip oldukları değerleri aşağı ve zelil, buna karşın Kur’an’ın müşrik, müfsit  ve zalim dediği kimseleri üstün görüyorlar.  Onlara hayran oluyor, onların peşinden gitmeye, onlar gibi olmaya çalışıyorlar. Onların bu zayıf tarafını bilenler de onlara tepeden bakıyor, onlara karşı kibirleniyor ve onları kullanabiliyorlar.



Kimileri de münafık tavrı ile müslümanlara karşı kibirleniyorlar. Kendilerinin izzetli mü’minleri zelil ve hakir kabul ediyorlar. Onlara sefih (kafasız) gerici, çağdışı, çember sakallı, fundamantalist gibi çirkin şeyler söylüyorlar. Halbuki Kur’an’a göre üstünlük, şeref ve izzet soyla, zenginlikle, bir ülkeye mensup olmakla, diploma ile değil; iman ve o imanın getirdiği ahlâkla kazanılır. Mü’min, fakir olsa da izzet sahibidir.