İzzetin Manası:

        



‘İzzet’in kelime anlamı, insanın yenilmesine engel olan şeydir. Bu da onun hakkında üstünlük, şeref ve haysiyet, kuvvet ve güç sahibi olmayı ifade eder.



Kişinin şerefinin yüceliğini ve değerini anlatır. Onu zillete (alçaklığa, şerefsizliğe) düşmekten alıkoyan bütün üstünlükler, yücelikler ve sahip olunan imkanlardır. Düşmanı karşısında galip gelen kimse için de ‘izzetli’ denilmiştir.



İzzetin karşıtı ‘zillet’tir. (Bakınız: Zillet)



Aynı Kökten türemiş ‘Aziz’ kavramı ise, her türlü üstünlüğü, galibiyeti, güçlü olmayı ve en üstün şerefi ifade eder. Bu sıfat Kur’an’da hemen hemen temamen Allah hakkında kullanılmaktadır. Aziz, yani en üstün, en yüce, en mutlak ‘izzet’ sahibi yalnızca Allah’tır.



Peygamber ve mü’minler de Allah’ın emrine itaat ettikleri için O’nun yanında üstünlük ve şeref kazanırlar, İslâmı yaşadıkları için de ‘izzet-üstünlük’ elde etme imkanına kavuşurlar.



“İzzet Allah’ındır, Rasulünündür ve Mü’minlerdir.” (63 Münafikûn/8)



Bu âyet, müslümanlara tepeden bakan, onlarla alay eden münafıklara cevap vermektedir. Peygamber zamanında bazıları müslümanlara yukarıdan bakıyorlardı, onları mal, dünyalık, makam açısından, kuvvet yönünden ‘zelil’ (aşağı) görüyorlardı. Kur’an onlara bu âyetle kesin bir cevap veriyor ve izzetin kime ait olduğunu söylüyor.



İslâm, insan fıtratına aykırı, insanın değerini düşürecek bütün davranışları yasaklıyor. İçki içmek, zina etmek, hırsızlık etmek gibi. Bunlar ve bunlara benzer bütün fiiller insanın kalitesini düşürür. İşte bu günahlardan sakınanlar ‘izzet’, şeref ve haysiyet sahibidirler. Bunları yapanlar ise şereflerini kaybederler, zelil-değersiz olurlar.