Belirli Bir Mezhebe Bağlanmanın Gerekli Olduğu Sözünün Aslı Siyasetle İlgilidir

Belirli bir mezhebe bağlanmanın gerekli olduğunu söylemek, siyasî gerekçelere, zamanla ortaya çıkan gelişmelere, nefsanî duygulara ve isteklere dayanır. Daha sonra açıklayacağımız gibi tarihî bilgilere sahip olan akıllı bir kişi bilir ki, farz ve gerekli olan, HAKK'I bilip onunla amel etmektir.



Bilmelisin ki, gerçek mezhep, tutulacak ve tabi olunacak yol, ancak Rasûlullah'ın mezhebi  (yolu)'dur, O, kendisine uyulması farz olan en büyük imam (önder)'dir. Sonra Hulefa-i Raşidin'in yoludur. Rasûluliah'tan başka hiç bir kimse, sadece kendisine uyulması gerektiğini emredemez. Bu sadece Rasûlullah'a ait bir haktır. Allah onun hakkında şöyle buyurmaktadır: "Allah Rasûlü (s.a.v.) size neyi getirirse onu alınız, neyi yasaklarsa ondan da sakınınız." (29) Rasûlullah da: "Benim ve Hulefa-i Raşidin'in sünnetine uyunuz." buyurur. (30)



İmam Ebu Hanife, İmam Malik ve hiçbir mezhep imamı, "Benim sözümü alınız" veya "Benim mezhebimi kabul ediniz" dememişlerdir. Hatta Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer de böyle birşey söylememiştir. Bilakis onlar, böyle birşeyden nehyetmişlerdir, işin aslı böyle olunca, bu mezhepler nereden geldi, niçin yayıldı ve niçin müslümanların sorumluluğuna verildi? Düşün ve ibret al ki, bu mezhepler, hayırlı nesillerden (Ashab, Tabiîn, Tebeu't-Tabiîn) den sonra yayıldı. Mezheplere bağlanma, ancak zalim emirler, cahil idareciler ve sapık alimler tarafından gerekli görüldü.



29} Haşr Sûresi, âyet 7



30) Sahihi Buhari 1/83'de tahric etmiştir.