İnsan Öldüğünde Kabirde Mezhep Veya Tarikattan Sorguya Çekilir Mi?

Ey akıllı ve insaflı müslüman! Allah için sana sorarım. insan öldüğünde kabirde veya hesap gününde; "Niçin falanın mezhebine tabi olmadın?" "Niçin falanın tarikatına girmedin?" gibi sorulardan sorguya çekilir mi? Allah'a yemin ederim ki, bunlardan asla sorguya çekilmeyeceksin. Bilakis; "Neden falanın mezhebine intisap ettin" veya "Niye falanın tarikatine suluk ettin diye sorulacaksın. Çünkü böyle bir hal şüphesiz Allah'dan gayrı alimleri ve ruhbanları rab edinme tutumudur. Bu özel mezhepler ve meşhur tarikatler dinde bid'attir. Her bid'at ise sapıklıktır.



            Ey insan, sen ancak, Allah'ın sana farz kıldığı, Allah'a ve Rasûlü'ne iman edip ve imanın gereğiyle amel edip etmemenden sorguya çekilirsin. Falanın mezhebine veya filanın tarikatına tabi olmak, Allah'ın emirlerinden değildir. Evet, zikir ehli olan âlimlere, Kitap ve Sünnetten cahil kaldığın şeyleri sorman; ilimlerinin sıhhatinden şüphe ettiğini Kitap ve Sünnete havale etmen onun icablarındandır. O da Rasûlullah'ın getirdiği İslâm'ın ta kendisidir.



            Ey müslüman, dinine dön. O, dinde Kur'ân ve Sünnetin zahiriyle ve salih müçtehidlerin icmaıyle amel etmektir. Senin kurtuluş ve saadetin bundadır. Muvahhid bir müslüman ol.



Allah'tan başkasına kulluk etme. Sadece Allah'dan ümit et ve sadece ondan kork. Kendini her müslüman için kardeş kabul et kendin için sevdiğini onlar için de sev. İmam Tirmizî'nin



Sünen'inde İrbaz b. Sariye'den rivayet ettiği şu hadis sana yeter.



            İrbaz b. Sariye şöyle rivayet eder:



            "Rasûlullah, birgün sabah namazından sonra gözleri yaşartan, kalpleri ürperten beliğ bir vazünasihat yaptı, içimizden biri: "Bu konuşman bizden ayrılacağın anlamına gelen bir konuşmadır. Bize ne tavsiye edersiniz?" diye sordu.



Rasûlullah:



            Allah'tan korkmanızı, başınızda bir Habeşli köle dahi bulunsa onu dinleyip, ona itaat etmenizi tavsiye ediyorum. Sizden yaşayacak olanlar çok ihtilaflar görecekler. Sizi dinde



olmayan şeyleri (bid'atleri) ortaya atmaktan sakındırıyorum. Çünkü  bid'at sapıklıktır. Sizden kim bu duruma yetişirse ona benim  sünnetim ve dört raşid halifenin yolu gereklidir. Sünnetime sıkı sıkıya sarılınız." buyurdu. (28)



            Durum böyle olunca donuk taklidden kesinlikle sakınmak gerekir. Çünkü her meselede belirli bir mezhebin görüşünü taklit etmek, çoğu sahih hadislerle amel etmeyi terketmeyi veya onlara muhalefet etmeyi gerektirir. Şüphe yok ki bu, sapıklıktan başka bir şey değildir. Bu yüzden Hanefî Mezhebi'nden bir çok muhakkik ve diğerleri (Kemal b. Hümam'ın et-Tahrîr'inde ve İbni Abidin es-Şamî'nin Reddu'l-Muhtar'ının başlarında belirtildiği gibi) "Belli bir mezhebi taklid etmek gereksizdir." açıklamasında bulunmuştur. Belirli bir mezhebe bağlanmanın gerekliliği görüşü ise zayıftır.



28) Hadis sahihtir. Tirmizî, 5/44 rivayetin akabinde: hadis hasen ve sahihtir der. İbni Mace, 1/15-17; Ebu Davud, 2/611 hadis rakamı 4607. İmam Ahmed. 4/126-127. Hakim, Müstedrek'inde 1/95-97'de şöyle der: "Sahihtir, herhangi bir illeti yoktur." Zehebî de bu söze muvafakat etmiştir. Şey el-Bani de Zilalu'l-Cenneti fi Tahrici's-Sünne'de (1/17-19) sahih olduğunu söylemiş. Mişkatü'l-Mesabih(1/58) kitabına yaptığı talikte "ilim ehlinden bir cemaat tashih etmiş, bunlardan birisi de Ziyau'l-Makdisî'dir: İttibau's-Sunen ve İctinabû'l-Bid'a. 1/79." demiştir.