İslâm Ve İman'ın Hakikati:

           



Ben de Allah'ın bana öğrettiği şeyleri gereği üzere cevaben  yazdım. Kudret ve kuvvet   yüce ve azim olan Allah'ındır. Muvaffakiyetim     onunladır. Doğruya ileten de odur.



Şunu   biliniz ki, müslümanların birçoğu,  özellikle cahillerinden çok âlimleri,2 bir  müslümanın Ebu Hanife, Malik. Şafiî ve Ahmed b.  Hanbel gibi İmamlara nisbet edilen mezheblerden   birine bağlanması gerektiğini iddia ederler. Halbuki bu hatadır hatta söyleyenin cehaleti ve islâm'ı bilmemesinden kaynaklanmaktadır.



Sahihayn'da yer alan sahih meşhur Cibril  hadisinde islâm'ın tarifi şöyle yapılmıştır:



"Cebrail Rasûlullah'a  (gelerek);



islâm  nedir?  diye sordu.



Rasûlullah:



Allah'tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet getirmen, namaz kılman, zekat  vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yettiğinde hac yapmandır, buyurdu.



Cebrail:



İman  nedir?  diye sordu.



Rasûlullah:



Allah'a, meleklerine, kitaplarına, resullerine, ahiret gününe ve kaderin hayrına ve şerrine inanmandır, buyurdu.



            Cebrail:



İhsan nedir? diye sordu.



            Rasûiullah:



İhsan; Allah'ı görüyormuşsun gibi ibadet  etmendir. Sen onu görmesen dahi o seni  görür,  buyurdu." (3)



            Abdullah b. Ömer'in rivayet ettiği hadiste   ise şu tarif yer alır:



            "islâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilah olmadığına, Rasûlullah'ın  O'nun elçisi olduğuna şehadet getirmek, namaz    kılmak, zekat vermek, oruç tutmak, gücü yetenler için hac yapmak." (4)



            Müslim'de; Ebû Hureyre'nİn rivayet ettiği bir hadistede: "Bir adam  Rasûlullah'a  gelerek,



            Ya Rasûlallah (yaptığımda cennete girebileceğim bir ameli bana öğretir misin? diye sordu.



            Rasûlullah:



            Allah ve Rasûlüne inanman, namaz kılman, zekat vermen. Ramazan orucunu tutmandır, buyurdu.



            Adam:



            Allah'a yemin ederim ki, ne bunlardan fazla  birşey yaparım ne de eksiltirim, deyince Rasûlullah;



            Bu arabi (bedevî) doğru söylüyorsa kurtuldu, buyurdu.(5)



            Müslim'de; hadis şarihleri derler ki: Hadiste haccın zikredilmemesinin sebebi o zamanlar daha farz olmadığındandır. (6)



            Buharî'de; Enes (r.a.) bu konuda şöyle bir hadis nakleder;



            "Rasûlullah ile birlikte mescidde bulunduğumuz esnada deve üstünde birisi gelip devesini mescidin önüne çökerttikten sonra bağladı. Ondan sonra:



            Hanginiz Muhammed'dir? diye sordu.



            Rasûlullah eshabın  arasında  dayanmış   oturuyordu. Biz:



            İşte dayanmış olan şu beyaz tenli adamdır, dedik.



            Adam:



            Ey Abdulmuttalib'in oğlu, diye hitap etti.



            Rasûlullah:



            Seni dinliyorum, diye buyurdular.



            Ben sana bazı şeyler soracağım. Ama soracaklarım pek ağırdır. Gönlün sakın benden incinmesin, dedi.



            Rasûlullah:



            Aklına geleni sor, buyurdu. Adam;



            Senin ve senden  öncekilerin Rabbi için söyle, bütün insanlara seni Allah mı gönderdi? dedi.



            Rasûlullah:



            Evet dedi. Adam:



            Allah için, günde beş vakit namaz kılmayı Allah mı sana  emretti?



            Rasûlullah:



            Evet, dedi. Adam:



            Allah için, söyle, senenin Ramazan ayında oruç tutmayı sana Allah mı emretti? dedi.



            Rasûlullah:



            Evet, dedi. Adam:



            Allah için zekatı zenginlerden alıp fakirlere dağıtmayı sana Allah mı emretti? dedi.



            Rasûlullah: "Evet" deyince, Adam:



            Sen ne getirdin ise ben ona iman ettim. Arkamdaki kavmime elçi benim. Ben Sa'd b. Bekr kabilesinden Dımam b. Sa'lebe'yim. dedi." (7)



            İşte Allah'ın kullarına emrettiği ve Rasûlullah'a açıklamak için gönderilen "İSLÂM" budur. (8)



2) Yazarın, mukallidlere ilim sıfatını koyması münakaşa götürür bir husustur. Çünkü ilim delilden meydana gelen marifettir. Delilsiz olunca o taklid olur. İbnu'l-Kayyım (r.a.) Nuniyye manzumesinde şöyle der "ilim deliliyle doğruyu bilmektir. Bunun gerisi ve taklid müsavidir." İmam-ı Şafii (r.a.) şöyle der: "Bir kimsenin bir şey için helal veya haramdır demesi ancak ilim cihetiyle olur. İlmin ciheti ise kitap ve sünnette, gelen haber, icma veya kıyasladır." (er-Risale, s. 39) Allame Fullânî de şöyle demiştir: "Derim ki: Bu hadis ve eserler, ilim teriminin ancak Allah'ın kitabında. Allah resulünün sünnetinde icma ve bu asıllara (esaslara) göre nassın yokluğunda kıyası görenlerin indinde kıyas yapılan şeylere ıtlak olunacağını tasrih etmektedir. Nebevi hadislere muhalif olmasıyla birlikte mezhebi re'y kitaplarına, taklid ve asabiyyet ehlinin ilmi hasretmelerine göre değildir."



Öyleyse ilmini faziletini içeren âyet ve hadislerin kasdettigi gerçek alim; delillerden hüküm istinbat etmek için gayret sarfeden müctehiddir. Mukallid ise, alim değildir. Asırlar boyunca ilim ehlinin ittifak ettiği de budur. Allame Şatibî (r.a.): Muvafakat isimli eserinde (4/293) "mukallid alim değildir" sözüyle tasrih etmiştir. Aynı şekilde Ebu'l-Hasan Sindî el-Hanefi' den naklen Suyutî: "Mukallid alim diye isimlendirilmez" demiştir. Süneni ibni Mace'ye Haşiye 1/70. Şevkânî (r.a.) de irşadü'l-Fuhûl eserinde, (s. 267); "Çünkü taklid cehalettir, ilim değildir" sözüyle cezmetmiştir. Hanefi kitaplarında cahilin kadılığa atanmasının caiz olmadığı fetvası yer almıştır. İbni'l-Humam (r.a.) da, cahili mukallid terimiyle tefsir etmiştir. Fethü'l-Kadir 5/456. İbrahim el-Vezir (r.a.) aybı şekilde. "Şüphesi: mukallid olan bir müftüye, alim diye tesmiye edilmez" demiştir. Ravdatu'l-Bâsim 1/36. İbnı Abidin'den Risaleler mecmuasının Resmu'l-Müfti eserinden naklen (1/32) imam



Tahav'î (r.a.) şöyle der: "Ancak cahil ve müteassıb bir kimse taklid eder." İbnü Abdi'l-Ber, el-Cami eserinde (2/119) bu konuda şöyle bir icma nakleder: "Beyan (açık) olunmayan ve gerçek bilgi sayılmayan şey ilim değildir... İmamlar arasında taklidin fasidligi konusunda herhangi bir hilaf yoktur. Binaenaleyh bu meseleyi uzatmaya ihtiyaç yoktur" der. İbnü'l-Kayyim de İ'lâmü'l-Muvakkiîn isimli eserinde(1/7) buna muvafakat etmektedir. Gözönüne serdedilen alimlerin sözlerinin delili; sahih hadiste Abdullah bin Amr bin As'tan rivayeten Allah Rasûlü {s.a v )'nün şu sözüdür: "Allah, ilmi, kulları münazara ederken onlardan, almaz ilmi, ancak alimleri kabzederek alır. Öyle olurkı hiçbir alim kalmaz Ondan sonra insanlar cahil kimseleri baş edinirler ve sorulurlar. Onlar da ilimsız olarak fetva verirler." (Buharî nin diğer bir rivayetinde, 13/182] "Reyleriyle fetva verirler, hem sapıtırlar. hem de saptırırlar." Buharî. (Fethul-Barî) 1/194; Müslim (Nevevi şerhi) 16/223-225; Tirmizî. 5/31; İbni Mâce. 1/30, Müsnedi Ahmed, 1/181; Dârimî, 1/77;



Musnedü'l-Humeydî, 1/265. İşte bu yüce ismi hak eden kimselerin, asırlar boyunca az olduklarına bu hadis açık bir delildir. Haklarında sairin şu sözü gerçekleşmiştir: "Onları saydığın zaman azdırlar. Şimdi ise azdan daha kıymetli oldular."



3] Sahih hadisten bir parçadır. Buharî. (Fethu'l-Bârî) 1/144. 8/513, Müslim (Nevevî)1/164. İmam Ahmed Müsnedinde, 1/65; İbni Mâce. 1/25. Ebu Hureyre'den Ebu Zur'a Amr bin Cerir yoluyla tahric etmiştir. Meseî. 8/101. Ebu Zer ve Ebu Hureyre'den tahric etmiştir. Nesei'nin senedini Şeyh el-Bani Mişkatü'l-Mesabih'in tahkikinde (1/9-10) sahih kabul etmiştir. Yine Müslim (1/150). Tirmizî (5/6-7), imam Ahmed ve diğerleri Abdullah ibni Ömer'den o da babasından Yahya bin Ya'mer



yoluyla tahric etmiştir. Taberanî de Ömer'den Ata bin Ebi Rebah yoluyla tahric etmiştir. Bu hadis ibni Ömer'den o da Rasûlullah'dan rivayet olunmuştur. Mecma'uz-Zevâid, 1/40. Tirmizi (5/8)'de der ki: "Sahih olan. rivayetin ibni Ömer o da babası Ömer o da Nebi (s.a.v.]' den olmasıdır." imam Ahmed (1/64-65). Bezzar ise Mecma'uz-Zevâid'de (1/19). İbni Abbas'tan Şehr ibni Havşeb "yoluyla hasen   görmüştür. Fethu'l-Bari'de Hafız ibni Hacer bu tariki tahsin etmiştir. Şehr ibni Havşeb hadiste zayıftır. Hataları yüzünden rivayetiyle ihticac olunmaz. Binaenaleyh Müslim başka bir rivayetle birlikte tahric etmiştir. Münzirî'nin Terğib'inde olduğu gibi. Onun hakkında Hafız şöyle der: irsali ve evhamı çok olan saduk bir kimsedir. "Yine Şehr ibni Havşeb yoluyla Amr veya Ebi Amir veya Ebi Malik el-Eş'arî'den rivayeten imam Ahmed Musned'inde (1/64) tahric etmiştir. Bezzar da Mecma'uz-Zevaid'de (1/40) Enes ibni Malik'ten rivayeti tahric: etmiştir. Lakin hadisin senedinde Dahhak bin Nebras vardır. Mizanu'l-İ'tidal'de (2/326) kaydedildiği üzere bu ravi zayıftır.



4) Bu hadis sahihdir Buharî 1/49'da merfu olarak. 8/183'de mevkuf olarak, (rivayetin şöhreti sebebiyle merfu olduğu tasrih edilmemiştir.) Müslim (1/176-177). Nesaî (8/107-108), Tirmizî



(5/5-6), Ahmed. Musned'inde (1/78), Beyhakî. Sünen'inde (4/199). Humeydî Musnedinde (2/308) çeşitli yollarla İbni Ömer'den merfu olarak tahric etmışlerdir. Taberanî. Mu'cemu'l-Kebir'inde İbni Abbas'dan:



"islâm beş esas uzerine bina edilmiştir. Allah'dan başka ilah olmadığına şahadet etmek, namaz kılmak. Ramazan orucunu tutmak. Bunlardan kim. bir tanesini terk ederse kafirdir, kanı helaldir" hadisini tahrıç etmiştir. Münzirî (1/196) ve Heysemî (1/48) de bu hadis için senedi hasendir demişlerdir. Lakin Şeyh el-Bani.   İrvau'l-Galil eserinde [3/250) rivayeti zayıf saymıştır. Ebu Ya'lâ. Müsnedi'nde (Mecmau'z-Zevaid, 1/48) İbni Abbas'dan merfu olarak, islâm'ın kulpu ve dinin esasları üçtür, islâm bunlar uzerine tesis edilmiştir" hadisini tahric etmiştir. Şeyh el-Bani bu hadise zayıf demiştir. Silsiletü'l-Ehâdisi'd-Daîfa ve'l-Mevdu'a. 1/132-131. İmam Ahmed Musned'inde (1/79). Mecmau'z-Zevaıd'de [1/47), Heysemî, hadise sahih demiştir. Taberanî de Mu'cemu'l-Kebir ve Sagir'inde Cerir bin Abdullah el-Becelî'rıin hadisini tahric etmiştir. Şeyh el-Bani debu hadisin zayıf  olduğunu İrvau'l-Galil (3/280} eserinde söylemiştir.



5) Hadis sahihtir. Buharî. 3/261; Müslim, 1/174 ve imam Ahmed. 1/77. Ebu Zura yoluyla Ebu Hureyre'den merfu olarak tahric edilmiştir. Yine Buharî. 3/269 ve Müslim 1/172. Musa bin Talha yoluyla Ebu Eyyüp'den merfuu olarak tahric etmiştir. Ve yine Müslim, 1/175 Ebi Salih ve Ebi Süfyan yoluyla Cabir (r.a.)'dan ve, Ebu Zübeyr yoluyla yine Cabir'den merfu olarak tahric etmiştir. Buharî'de. 1/l06,4/102. 5/287, 12/330, Müslim ise. 1/66, Mesaî. 4/122, 8/118. imamı Malık   Muvatta'ında 1/175. İmamı Ahmed 1/68. Ebu Süheyl yoluyla Talha bin Abdıllah'dan merfu olarak tahric etmiştir Ebu Davud Sünen'inde l/16'da zikretmiştir.



6) Haçlısı şerifte haccın zikredilmemesinin sebebi üzerine hadis sarihleri bir kaç tefsir zikretmişlerdir. Bunlardan bir tanesi yazarın (r.a.) zikrettiğidir "Hafız İbni Hacer şöyle der: Hadiste haccı zikretmemiştir. Çünkü o an hacı idi Söylemiş olabilirde, lakin ravi kısaltmıştır." Fethu'l-Barî. 3/265 Ahmed el-Benna ise İmamı Nevevî'den naklen şöyle der: "Bu rivayette hac zikrolunmamıştır. Ya daha farz olmamıştı veya ravi kısaltmıştır." Bu ikinci sebebi teyid eden şey bazı rivayetlerde Nebi (s.a.v.)'in İslâm'in Şiarlarını ona haber etmesidir. Böylelikle diğer farz olanlarda buna girmiş olmaktadır." Bulûğu'l-Emanî. 1/77.



7) Hadis sahihtir. Buharî. 1/148, Mesaî. 4/122; İbni Mace, 1/449; Ahmed. 1/67. Şerik bin Abdillah yoluyla Enes bin Malik'ten tahric etmiştir. Yine Nesei. 4/24. Said bin Ebi Said el-Makberî yoluyla Ebu Hureyre'den tahric etmiştir Darımî de 1/165-167. İbnı Abbas'ın rivayetini tahric etmiştir.







8) Bu hadislerden maksad islâm'a girmek isteyen için onun kolaylığını göstermek kelime-i şehadetı telaffuz edip diğer rükünleri yapmanın yeterli olduğudur. Birçok furuata ve mezhebe girme veya girmeme konusuna gelince, islâm'a girmede şart değildir İslâm ümmeti için onlardan bir grubun arz olunan şeylere fetva vermeleri için dinî işlerde fıkhı öğrenmeleri yeterlidir.