Mü'minlerin Uyarılması

"Sen, ancak görmeden Rab'lerinden korkanları ve namaz kılanları uyarırsın." (35/Fâtır, 18)



"Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahmân'dan korkan kimseleri uyarabilirsin. İşte böylesini mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele." (36/Yâsin, 11)



"Kulları içinden ancak bilginler, Allah'tan korkar" (35/Fâtır, 28)



"Sen ancak, huşu sahibi, Allah'tan korkanları uyarırsın." (79/Nâziât, 45)



Kur'an-ı Kerim, huşu sahibi, Allah'tan korkan kimseler için bir öğüttür. (20/Tâhâ, 3)



Allah'a iman edenler, kâfirlerin uyarılmasından farklı inzar ediliyor:



"Rablerine toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Ondan başka ne bir dost ne de bir şefaatçıları vardır. Umulur ki sakınırlar." (6/En'âm, 51)



"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında iri gövdeli, sert tabiatlı, Allah'ın kendilerine emrettiği şeylere karşı gelmeyen ve emredileni yapan melekler vardır." (66/Tahrim, 6)



"Bir de öyle bir fitneden sakınınız ki, içinizden yalnızca zulmedenlere isabet etmez. Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir." (8/Enfâl, 25)



"Öyle bir günden sakınınız ki, o günde kimse, kimse için bir şey ödeyemez, şefaatı kabul edilmez, fidye alınmaz ve onlara yardım da edilmez." (2/Bakara, 48)



Gerçekten iman edenler için, ayrıca herhangi bir dünyevî cezaya gerek kalmaksızın, her türlü kötülüğe karşı caydırıcı olarak  bu "inzar"/uyarılar yeterlidir.       



"Hiç şüphesiz kâfirleri ha korkutmuşsun, ha korkutmamışsın; onlara göre birdir. Onlar iman etmezler." (2/Bakara, 6)



Bu ayette geçen inzarın kalpleri mühürlü kâfirlerin inzar edilmesinin faydasızlığı o kâfirler içindir. Ayette "Senin korkutmanla korkutmaman birdir" denmiyor. Eğer tebliğin tesirsiz kalırsa tereddüt etme, şüpheye düşme! Hata, senin tebliğ ettiğin nur gibi ayetlerde değil; o ayetlere gözlerini yumanlardadır. Güneşli havada gözlerini yumarak giderken kanala  veya  çukura  düşen  kişi  kabahati  güneşe  bulamaz.  Gözlerini kapayan kişi için güneşin doğmasıyla batması aynıdır, farketmez. Sen, insanların yollarının cehennem çukuruna doğru gittiğini, düşerlerse çıkamayacaklarını onlara söyle, o yoldan onları çevirmeye çalış, cennete giden yola gitsinler. Bu küfür yolunda yürürlerse ailelerde iffet, insanlarda merhamet, mahkemelerde adalet, toplumda huzur kalmaz. 



Senin bu korkutmalarına rağmen ateş çukuruna doğru koşuyorlarsa bu onların yaptıkları kötülükler nedeniyle Allah'ın onların akıllarını, kulaklarını, gözlerini kapatmasındandır. Allah, Yâsin suresinin 10. âyetinde bu ayetin bir kısmını tekrarladıktan sonra 11. âyette Kur'an'a uyan Rahman'a iman eden kişilerin uyarıya kulak vereceklerini haber verir.



Günümüzde "ben Allah'tan korkmam, Allah varsa beni çarpsın" diyen kâfirler, ormanlar kralı aslan'ın yelesine konup sonra da "hani aslan, neredeyse karşıma çıksın, ben aslandan korkmam" diyen sinek gibidirler. Aslandan korkmak için ceylan olmak lazım. Aslan hakkında bilgisi olmayan ondan korkmaz. İki yaşındaki çocuk korkmadan elektrik cereyanına elini uzatırsa bu onun cesaretine işaret etmez, cehaletine işaret eder. "Allah'dan ancak âlim kulları korkar." (35/Fâtır, 28)[505]



Uyarıların, sert ve katı olması gerekmez. Bilakis yumuşak uyarılar ve tavırlar, daha etkili ve güçlü olabilir. Cenab-ı Hak, "Fir'avn'a gidin, çünkü o azdı. Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır veya korkar." (20/Tâhâ, 44) buyurarak, dikkatimizi bu noktaya çekmektedir. Korkulacak tek varlık ise, ancak Allah'tır. Mü'minler, uyarı görevlerini yerine getirirlerken, kendilerini kınayacak kişilerden korkmayacaklardır. (bkz. 5/Mâide, 54) "Onlar ki, Allah'ın gönderdiği emirleri tebliğ ederler/duyurlar; Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah (herkese) yeter." (33/Ahzâb, 39) Uyarı, öncelikle akrabaya (Şuara, 214), sonra yakın çevreden yayılarak bütün insanlara olacaktır. (14/İbrahim, 44; 10/Yûnus, 2)