a) İnsanın Olumlu Özellikleri

 



1-  İnsan, yeryüzünde halifedir. (Bkz. 2/Bakara, 30; 6/En’âm, 165)



2- İnsan, çok büyük bir ilmî kapasiteye sahiptir. Çünkü Allah, ona kendi ilminden öğretti. Melek olsun, diğer varlıklar olsun ona öğretilen ilimde, yani eşyanın mahiyetini bilmekte ona erişemezler.  (Bkz. 2/Bakara, 31-33)



3- İnsan, Allah’ı tanıma kabiliyetini fıtratında taşır. Bunun için küfür ve inkâr, insanın fıtrî tabiatından bir sapmadır.  (Bkz. 7/A’râf, 172; 30/Rûm, 43)



4- İnsanın özünde, hayvanda ve bitkide bulunmayan büyük bir güç vardır. İnsan, hem maddedir, hem de mana; hem cisimdir, hem de ruh.  (Bkz. 32/Secde, 9)



5- İnsan, halife olduğu gibi, Allah’ın emanetini de taşır. O ölçüde sorumludur. O, yeryüzünü kendi çaba ve girişimiyle imar edeceğine dair söz vermiştir. (Bkz. 33/Ahzâb, 72)



6- İnsan, ahlakî vicdana sahiptir. İyiliği ve kötülüğü seçme kabiliyetine sahip iradeli bir canlıdır. Saadeti ve şekaveti seçmede serbest bırakılmıştır.  (Bkz. 91/Şems, 8-10; 76/İnsan, 3)



7- İnsan, özünde şeref yüceliğini taşır. Allah, onu diğer varlıklara nazaran daha üstün yaratmıştır. Fakat kendi üstünlük ve şerefini sezmezse, aşağılığa ve esarete düşer. (Bkz. 17/İsrâ, 7, 70;  95/Tin, 4 - 5)



8- İnsan, kendisini yaratan Allah’ı hatırlama kabiliyetine de sahiptir. Allah’ın yüce varlığını kavrar, O’na varmak için tüm diğer arzulardan vazgeçebilir. (Bkz. 84/İnşikak, 6;  13/Ra’d, 28)



9- Yeryüzündeki bütün nimetler insan için yaratılmıştır. Diğer yaratıklar onun hizmetine verilmiştir.  (Bkz. 2/Bakara, 29; 45/Câsiye, 13)



10- İnsan, Allah’a karşı sorumlu tutulmuştur. Yalnız Allah’a ibadet eder, O’na kulluk edip emrine itaat eder.  (Bkz. 51/Zâriyât, 56)



11- İnsana yaratılış gayesi öğretilmiştir. Allah’ı unutursa, kendisini de unutmuş olacaktır. Allah’ı unutan insan, yeryüzünde şaşırmış bir varlık haline gelir. (Bkz. 59/Haşr,19)



12-  İnsan, yalnız maddî meseleler için çabalayıp maddi yönünü tatmin etmez. O, Allah’ın rızasını hedeflerin en yücesi olarak seçer. Yalnız O’nun rızasını kazanmak için çabalar.  (Bkz. 89/Fecr, 28; 9/Tevbe, 72) [505]