Ululemr:
Halkımızın diline ululemr olarak, Kur'ân'daki şekliyle girmiş olan bu tâbire bâzan "emir sâhibi", bâzan "veliyyülemr" şeklinde rastlarız. Aynı mânada olmak üzere sultan, imam gibi başka tâbirlerin kullanıldığına da şâhit oluruz.
Sahâbe ve Tabiî'nden bu yana ululemrden kastedilen kimseler hakkında değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bir kısmı bununla "ulemâ"nın kastedildiğini söylerken diğer bir kısmı "ümerâ"nın kastedildiğini ileri sürmüştür.
Nevevî daha pratik bir târif kaydeder: "Ululemr, ümerâ ve vâlilerden, itaat edilmesi Allah tarafından vâcib kılınmış olan herkestir. "Ve bu târifin, halef ve selef -müfessir, fakih vs. her çeşit- âlim zümrelerinin ortak görüşü olduğunu belirtir.
Ömer Nasûhî Bilmen, fıkıh ıstılâhı olarak ululemr'i şöyle târif eder: "Ya İslâm cemâatinin intihâbiyle veya kendisinin kuvvet ve nüfûzuyla hâkimiyet makâmını ihraz edip, Müslümanların bir emniyet ve selâmet dâiresinde yaşamalarını te'mîne muvaffak olan herhangi bir müslim zattır."
Burada görüldüğü gibi, umumiyetle devlet reisi kastedilmekle birlikte, yerine göre, bugünkü tabirle "otorite" denilen devleti temsil durumundaki herkes için ululemr tabiri ıtlak olunabilir ve olunmaktadır. Şu hâlde imam, halife, emir, âmil, me'mûr, âmir, sultan vs. gibi kelimelerin her biri ululemr mefhumunu ifade eder.[505]
Sahâbe ve Tabiî'nden bu yana ululemrden kastedilen kimseler hakkında değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bir kısmı bununla "ulemâ"nın kastedildiğini söylerken diğer bir kısmı "ümerâ"nın kastedildiğini ileri sürmüştür.
Nevevî daha pratik bir târif kaydeder: "Ululemr, ümerâ ve vâlilerden, itaat edilmesi Allah tarafından vâcib kılınmış olan herkestir. "Ve bu târifin, halef ve selef -müfessir, fakih vs. her çeşit- âlim zümrelerinin ortak görüşü olduğunu belirtir.
Ömer Nasûhî Bilmen, fıkıh ıstılâhı olarak ululemr'i şöyle târif eder: "Ya İslâm cemâatinin intihâbiyle veya kendisinin kuvvet ve nüfûzuyla hâkimiyet makâmını ihraz edip, Müslümanların bir emniyet ve selâmet dâiresinde yaşamalarını te'mîne muvaffak olan herhangi bir müslim zattır."
Burada görüldüğü gibi, umumiyetle devlet reisi kastedilmekle birlikte, yerine göre, bugünkü tabirle "otorite" denilen devleti temsil durumundaki herkes için ululemr tabiri ıtlak olunabilir ve olunmaktadır. Şu hâlde imam, halife, emir, âmil, me'mûr, âmir, sultan vs. gibi kelimelerin her biri ululemr mefhumunu ifade eder.[505]
İMAMET VE İTAAT MESELESİ
- Dinimizde İtaate Verilen Ehemmiyet
- İtaat Edilecek Üç makam:
- Ululemr:
- Ululemr Etrafında Birlik:
- Biat Şartı İtaat:
- Hoşa Gitmese de İtaat:
- Allah İçin Beyat:
- İmametle Alakalı Hükümler
- İmametin Târifi:
- Akidedeki Yeri:
- İmamın Varlığı Dinen Zarurîdir:
- İmamın Varlığı Hikmeten (Aklen) Zarurîdir:
- İmam Tayini Farz-ı Kifâyedir:
- İmamda Aranan Şartlar:
- A- Mutlaka Bulunması Gereken Şartlar:
- B- Bulunması Temenni Edilen Ve Fakat Fiiliyatta Her Zaman Bulunmayan İdeal Şartlar:
- C- İhtilaflı Olan Ve Bâtıl Olan Şartlar:
- Kureyşî Olması Meselesi:
- İmamete En Liyakatli Olan Kim?
- Liyakatsızın İmamlığı:
- Zorba İmam:
- Fasık, Zalim İmam:
- İyi İmam:
- Selefin Hassasiyeti:
- Fasık Emîre İtaatle Alakalı Bir Hâdise:
- Fasık Ve Zalim İmama İtaati Emreden Hadisin Tam Metni:
- Asi İmama İsyan Eden:
- Dikkat:
- Facirin Dine Hizmeti:
- Münkeri Takbih: