Hadis-i Şeriflerde İmam Kavramı

    



“İnsanlar üzerinde olan büyük imam, çoban (gibi)dır. (Çobanın sürüden sorumlu olduğu gibi) O da halkından sorumludur.”[505]



“Kim imama bey’at etmeden ölürse, câhiliyye ölümü (gibi bir ölüm) ile ölür.”[505]



“Üç kişi sefere çıktıkları zaman içlerinden birini emir tâyin etsinler.” “Üç kişi, yeryüzünde bir çölde oldukları vakit, içlerinden birisini emir tâyin etmemeleri onlara helâl olmaz.”[505]



“Kim Bana itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur; kim Bana isyan ederse Allah’a isyan etmiş olur. Kim Benim emîrime itaat ederse Bana itaat etmiş; kim de Benim emîrime isyan ederse Bana isyan etmiş olur.”[505]



“Dinleyin ve itaat edin! Üzerinize tâyin olunan vâli/yönetici, başı siyah kuru üzüm gibi Habeş’li bir köle olsa bile, sizin aranızda Allah’ın kitabını uyguladığı müddetçe dinleyin ve itaat edin.”[505]



“Müslüman bir kimseye, kendisine ma’siyet (Allah’a isyan, günah hususlar) emredilmediği müddetçe, hoşlandığı ve hoşlanmadığı (her) hususta (İslâm devleti yöneticisini) dinleyip ona itaat etmesi gerekir. Eğer ma’siyet emredilirse, ne dinlemek vardır, ne de itaat!”[505]



"Allah'a isyan konusunda yaratılmışlara itaat edilmez."[505]



“Üç kişi vardır ki, kıyâmet gününde Allah onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları tezkiye etmez/temize çıkarmaz. Hem onlara elîm bir azap vardır. Bunlar: 1- Kırda fazla suyu olup da onu yolcuya vermeyen, 2- İkindiden sonra bir kimseye bir mal satan ve o malı ‘(kendim) şu kadara aldım’ diye Allah’a yemin ederek, gerçek bunun aksine olduğu halde müşteriyi kendisine inandıran, 3- Bir imama, yalnız dünyalık için bey’at eden, dünyalık verirse sözünde duran, vermezse durmayan kimselerdir.”[505]



“Bir kimse imama bey’at eder de ona şaklayan elini ve kalbinin semeresini verirse, elinden geldiği takdirde hemen ona itaat etsin! Başka biri gelir de onunla çekişirse sonradan çıkana itaat etmeyin!”[505]



“Benden sonra sizin (yönetim) işinizi birtakım insanlar üzerine alacaklar, sünneti söndürecekler, bid’atı ihdâs edecekler (uyduracaklar), namazı vakitlerinden geciktirecekler.” Bunun üzerine İbn Mes’ud Rasûlullah’a sordu:



“Ben onlara yetişirsem ne yapmalıyım?”  Rasûlullah şöyle buyurdu:



“Ey Ümmü Abd’in oğlu! Allah’a isyan edene itaat olmaz!”[505]



“Sizden kim yaşarsa çok ihtilâf görecektir. Size vâcip (gerekli) olan Benim sünnetim ve hidâyette olan râşid halîfelerimin sünnetine uymanızdır. Bu sünnetlere tutunun ve azı dişlerinizle ısırırcasına bunlara sıkı sıkı sarılın. Dinde sonradan uydurulan işlerden (bid’atlerden) sakının. (Din ve ibâdet olarak) Sonradan çıkarılan şey bid’attir. Ve her bid’at dalâlettir/sapıklıktır.”[505]



“Nübüvet hilâfeti otuz senedir. Sonra krallık olur.”[505]



“Sizin aranızda Allah’ın, olmasını dilediği kadar nübüvvet olacak, sonra peygamberliği kalkmasını dilediği zaman kaldıracak. Sonra nübüvvet metodu üzerine hilâfet olacak; o da Allah’ın olmasını istediği kadar olacak. Sonra hilâfeti, kalkmasını dileyince kaldıracak. Sonra ısırıcı krallık olacak. O da Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak. Sonra ısırıcı melikliği, kalkmasını dilediği zaman kaldıracak. Sonra zorba/zâlim krallık olacak. O da Allah’ın, olmasını dilediği kadar olacak. Onu da kalkmasını dilediği zaman kaldıracak. Sonra nübüvvet metodu üzere hilâfet olacak.”[505]



“Benî İsrâili peygamberler yönetirdi. Bir peygamber vefat ettiği zaman yerine (başka) bir peygamber geçerdi. Şu muhakkaktır ki, Benden sonra peygamber yoktur. Ama halîfeler gelecek, hem de çok olacaklardır.” Ashâb:



“O durumda bize ne emredersin?” diye sordular.



“Birinciye ve ondan sonra gelene yaptığınız bey’atı tutun! Onlara haklarını verin. Çünkü Allah halka, gözetmelerini istediği şeyden soracaktır.”[505]



Câbir bin Semûre (r.a.)’nin rivâyetine göre Rasûlullah şöyle buyurdu:



“On iki halîfe olacak.” Râvi Câbir diyor ki;  Sonra, bir kelime dedi ki, ben onu işitemedim. Babama:



“Ne söyledi?” diye sordum. O da;



“Hepsi Kureyş’den” dedi.”[505] 



“Müslüman bir halka, Allah’ın görüp gözetmek üzere idâreci kıldığı hiçbir kul yoktur ki, onları aldatıp (zulmetmiş) olduğu halde ölürse muhakkak Allah ona cenneti haram etmiş olmasın.”[505]



“Müslümanların idare işini üzerine alıp da onlar için çalışmayan ve hayır istemeyen hiçbir âmir yoktur ki, onlarla (müslümanlarla) birlikte cennete girebilsin.”[505]



“İslâm’ın tutunulması gereken kulpları (yapılması gereken emirleri) tek tek çözülecek; her bir kulp koptukça insanlar önlerindekilere benzeyecekler. O kulpların ilki hüküm (hâkimiyetin Allah’ın olması, Kur’an’la hükmedilmesi), sonuncusu da namazdır.”[505]    



Hz. Peygamber’e



“cihadın hangisi efdaldir?” diye sorulunca şöyle buyurdu:



“Zâlim sultana karşı hakkı söylemektir.”[505]  



Hz. Ebû Bekir (r.a.)’e Ahmes’li bir kadın şöyle bir soru sormuştur:



“Câhiliyyeden sonra Allah’ın getirdiği bu iyi ve uygun işin (İslâm’ın) bekası ne kadar sürer?” Hz. Ebû Bekir (r.a.):



“İmamlarınız sizi (İslâmî) istikamet üzere doğru tuttuğu müddetçe” diye cevap vermiştir.[505]



Hz. Ömer bin Hattab (r.a.) şöyle diyor: “İmamları (yöneticileri) ve rehberleri istikamet üzere oldukları müddetçe, insanlar istikamet üzere olmaya devam edecektir.”[505]   



Selman (r.a.)’dan rivâyet edilmiştir ki, Halîfe Ömer İbn Hattab (r.a.), Selman (r.a.)’a, “halîfe ile melik/kral arasındaki farktan sorduğunda Selman (r.a.) şu cevabı vermiştir:



“Müslümanların arazisinden bir dirhem veya daha az veya daha çok toplarsan, sonra da onu lâyık olmayan yere koyarsan (sarfedersen) işte sen bu halinle kralsın demektir. Halîfe ise, halka adâletle davranandır, aralarında adâletli ve düzgün bir şekilde taksimat yapandır, erkeğin ev halkına ve ananın çocuğuna olan şefkati gibi halkına şefkat ve merhamet eden ve Allah’ın kitabıyla hükmedendir”. Kâ’b, bu cevap üzerine şöyle dedi:



“Bu mecliste halîfe ile melikin arasını ayırt edecek kimseyi zannetmiyordum. Fakat Allah Selman’a cevabı ilham etti.”[505]