İmam; Anlam ve Mâhiyeti
İmam kelimesinin sözlük anlamı; önde olan, kendisine uyulan, önder, lider demektir.
Terim olarak fıkıhta imam; cemaatin önüne geçip onlara namaz kıldıran kimseye denir. İmamın yapmış olduğu göreve de imamet denir. İmamlık faziletli bir görevdir. Peygamber efendimiz ve kendisinden sonra gelen râşid halifeler bu görevi yapmışlardır. Gelişi güzel herkes bu görevi yapamaz. [505]
İmam kelimesi, anne demek olan el-ümm kelimesinden türemiştir. Ümmet kavramı da aynı köke dayalı olarak; bir köke, bir öze, bir anne gibi asıla bağlı olan mânâsına gelir.
İmam, bir anlamda ümmetin önderidir. İmam, kendisine uyulan bir liderdir. Bir kök durumundadır ve arkasında bir cemaat vardır. Bu cemaat de bir imamın/önderin peşinde olduğu için ümmet adını almaktadır. Ümmetsiz imam, imamsız ümmet olmaz.
İslâm hukukunda imâmet, dünyayı din ile idâre etmekte peygamberliğe vekâlet etmektir. Müslümanların işlerini yönetmek için Rasûlullaha vekil olana da imam denir. İmam, müslümanların özel bir seçim sistemi olan biatı ile seçilen, ümmetin (müslüman toplumun) din ve dünya siyasetini idare etmek üzere seçilmiş müslüman önderlere denir. Bu mânâda imam, İslâmla yönetilen bir ülkenin müslüman başkanıdır. Bu imama ülül-emr, halîfe, emîrul-müminîn de denilir. Müminler, kendi zamanlarında müslümanların serbest biatıyla (özel seçimiyle) iş başına gelen imama tâbi olmak durumundadırlar. Böyle bir imama biat etmeden ölen müslümanlar hata etmiş olurlar.
Namaz kıldırmak için önde olanlara da, namaz imamı, namazda önder denmiştir. Çünkü o da namazda önde bulunmaktadır ve arkasında bir cemaat (bir ümmet) namaz için toplanmaktadır. Namazda ümmet durumunda olan cemaat, ümm (ana, kök, asıl, önder) durumundaki imama yani cemaatin liderine uymaktadırlar.
İnsanların kendilerine uyup ilimlerinden ve ictihadlarından faydalandıkları büyük âlimlere de imam denilmiştir. Çünkü insanlar, herhangi bir meselede onların fikirlerinin etrafında toplanmakta ve onların ictihadının rehberliğinde sorunlarına çözüm bulmaktadır. Mezhep imamları bu mânâdadır. İmam Azam, İmam Şâfii, İmam Ahmed bin Hanbel gibi.
Ayrıca hadis ilminde otorite olan, en bilgili, hadis ilminde peşinden gidilen büyük âlimlere de hadiste imam denilmiştir. İmam Buhârî, İmam Müslim gibi.
Peygamberimizin kızı Hz. Fâtıma (r. anhâ) ile Hz. Alinin (r.a.) soyundan gelen önderlere de imam adı verilmektedir. Bu temiz soydan silsile yoluyla gelen önderlere Ehl-i Beyt imamları denilmektedir ki sayıları on iki tanedir.[505] İmam Ali, İmam Câfer-i Sâdık, İmam Zeynelâbidin gibi.[505]
Kuran-ı Kerimi güzel okuma ilmi olan kıraat ilminde üstün bir yeri olan âlimlere de kıraat imamları denilmiştir.
Dikkat edilirse, bunların tümünde bir önderlik ve peşinde olan bir cemaat olgusu (ümmet) söz konusudur. İmam, özet olarak, bir topluluğa önder olan demektir. Günümüz Türkiyesinde, imam kavramının diğer bütün anlamları kaybolmuş ve yalnızca namaz/câmi imamlığı mânâsı kalmıştır. O da, çoğunluğun kafasında basit karşılığı olan bir kavramdır.
Görünen o ki, bugün paramparça olan İslâm ümmetini ilimde, siyasette ve toplumsal hayatta bir araya toplayacak müslüman imamlara -önderlere, rehberlere- ihtiyaç vardır. Müslümanların biatıyla (özel ve serbest tercih ve onaylamasıyla seçilmiş) halifelere de imam denildiğini tekrar hatırlayalım. Müslümanlar, bu şekilde seçilmiş bir imamın önderliğinde her tür işlerini ve ibâdetlerini daha iyi yerine getirirler, yaşadıkları coğrafyayı daha iyi ıslah ve tanzim ederler.
Müslümanlar, her devirde bol miktarda meydanda olan küfür ve şirk imamlarını çok iyi tanımalı, onların peşinden gitmemelidir. Onların kurduğu düzenlere, ortaya koydukları dünya görüşlerine ve hayat anlayışlarına karşı dikkatli olmalıdır.[505]
Terim olarak fıkıhta imam; cemaatin önüne geçip onlara namaz kıldıran kimseye denir. İmamın yapmış olduğu göreve de imamet denir. İmamlık faziletli bir görevdir. Peygamber efendimiz ve kendisinden sonra gelen râşid halifeler bu görevi yapmışlardır. Gelişi güzel herkes bu görevi yapamaz. [505]
İmam kelimesi, anne demek olan el-ümm kelimesinden türemiştir. Ümmet kavramı da aynı köke dayalı olarak; bir köke, bir öze, bir anne gibi asıla bağlı olan mânâsına gelir.
İmam, bir anlamda ümmetin önderidir. İmam, kendisine uyulan bir liderdir. Bir kök durumundadır ve arkasında bir cemaat vardır. Bu cemaat de bir imamın/önderin peşinde olduğu için ümmet adını almaktadır. Ümmetsiz imam, imamsız ümmet olmaz.
İslâm hukukunda imâmet, dünyayı din ile idâre etmekte peygamberliğe vekâlet etmektir. Müslümanların işlerini yönetmek için Rasûlullaha vekil olana da imam denir. İmam, müslümanların özel bir seçim sistemi olan biatı ile seçilen, ümmetin (müslüman toplumun) din ve dünya siyasetini idare etmek üzere seçilmiş müslüman önderlere denir. Bu mânâda imam, İslâmla yönetilen bir ülkenin müslüman başkanıdır. Bu imama ülül-emr, halîfe, emîrul-müminîn de denilir. Müminler, kendi zamanlarında müslümanların serbest biatıyla (özel seçimiyle) iş başına gelen imama tâbi olmak durumundadırlar. Böyle bir imama biat etmeden ölen müslümanlar hata etmiş olurlar.
Namaz kıldırmak için önde olanlara da, namaz imamı, namazda önder denmiştir. Çünkü o da namazda önde bulunmaktadır ve arkasında bir cemaat (bir ümmet) namaz için toplanmaktadır. Namazda ümmet durumunda olan cemaat, ümm (ana, kök, asıl, önder) durumundaki imama yani cemaatin liderine uymaktadırlar.
İnsanların kendilerine uyup ilimlerinden ve ictihadlarından faydalandıkları büyük âlimlere de imam denilmiştir. Çünkü insanlar, herhangi bir meselede onların fikirlerinin etrafında toplanmakta ve onların ictihadının rehberliğinde sorunlarına çözüm bulmaktadır. Mezhep imamları bu mânâdadır. İmam Azam, İmam Şâfii, İmam Ahmed bin Hanbel gibi.
Ayrıca hadis ilminde otorite olan, en bilgili, hadis ilminde peşinden gidilen büyük âlimlere de hadiste imam denilmiştir. İmam Buhârî, İmam Müslim gibi.
Peygamberimizin kızı Hz. Fâtıma (r. anhâ) ile Hz. Alinin (r.a.) soyundan gelen önderlere de imam adı verilmektedir. Bu temiz soydan silsile yoluyla gelen önderlere Ehl-i Beyt imamları denilmektedir ki sayıları on iki tanedir.[505] İmam Ali, İmam Câfer-i Sâdık, İmam Zeynelâbidin gibi.[505]
Kuran-ı Kerimi güzel okuma ilmi olan kıraat ilminde üstün bir yeri olan âlimlere de kıraat imamları denilmiştir.
Dikkat edilirse, bunların tümünde bir önderlik ve peşinde olan bir cemaat olgusu (ümmet) söz konusudur. İmam, özet olarak, bir topluluğa önder olan demektir. Günümüz Türkiyesinde, imam kavramının diğer bütün anlamları kaybolmuş ve yalnızca namaz/câmi imamlığı mânâsı kalmıştır. O da, çoğunluğun kafasında basit karşılığı olan bir kavramdır.
Görünen o ki, bugün paramparça olan İslâm ümmetini ilimde, siyasette ve toplumsal hayatta bir araya toplayacak müslüman imamlara -önderlere, rehberlere- ihtiyaç vardır. Müslümanların biatıyla (özel ve serbest tercih ve onaylamasıyla seçilmiş) halifelere de imam denildiğini tekrar hatırlayalım. Müslümanlar, bu şekilde seçilmiş bir imamın önderliğinde her tür işlerini ve ibâdetlerini daha iyi yerine getirirler, yaşadıkları coğrafyayı daha iyi ıslah ve tanzim ederler.
Müslümanlar, her devirde bol miktarda meydanda olan küfür ve şirk imamlarını çok iyi tanımalı, onların peşinden gitmemelidir. Onların kurduğu düzenlere, ortaya koydukları dünya görüşlerine ve hayat anlayışlarına karşı dikkatli olmalıdır.[505]
İMAM
- İmam; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'ân-ı Kerim'de İmam Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde İmam Kavramı
- İmam-ı Muntazar
- İmâmet-i Kübrâ
- İmamet-i Kübra'da Aranan Şartlar:
- 1- İlim:
- 2- Adâlet:
- 3- İktidar ve Ehliyet:
- 4- Bünyesinin Sağlam ve Ârızasız Olması:
- 5- Kureyşli Olması:
- İmâmet Sisteminin Temel Özellikleri
- İmâmetin Önemi
- İzinden Gidilen Önderler; Takvâ İmamları ve Küfür İmamları
- İmam ve Ümmet Münâsebeti:
- Zâlim ve Fâsığın İmâmeti
- Zâlim ve Fâsık İmama Karşı Kıyam Hakkı
- Cemaat/Teşkilât İmamlığı
- 1- Sağlam Bir İman ve İstikamet:
- 2- Zihnî Yetenek ve Kültür:
- 3- Sosyal Kabiliyet:
- 4- İstişâre ve Adâlet:
- 5- Kararlılık, Cesâret ve Metânet:
- 6- Problem Çözmede Mârifet:
- 7- İletişim ve Hitâbet:
- 8- İktisat, Kanaat:
- 9- Hürmet ve Muhabbet:
- Namaz İmamlığı
- İmam Olmanın Şartları:
- Kimler İmam Olabilir?