3) Ahlâkta İhya

Rabbimiz Allah’ın:



“Şübhesiz sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin.” (Kalem, 68/4)  diye övdüğü önderimiz Rasulullah (s.a.s.), Ebu Hüreyre (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyurur:



“Ben, ancak ahlâkın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.”[335]



“Nebiyyallah (s.a.s.)’in ahlâkı, Kur’ân idi.” diyor, Mü’minlerin annesi Aişe (r.anha).[336]



Allah’ı ve ahiret gününü uman ve Allah’ı çokça zikre­den muvahhid mü’minlerin hayat örneği Rasulullah (s.a.s.),[337] ahlâkı, yani bütün hâl ve hareketleri Kur’ân üzere idi... O (s.a.s.), Rabbi Allah nasıl emrediyorsa öyle idi... O (s.a.s.), mürşid-i kâmillerin mürşidi ve insan-ı kâ­millerin kâmi­liydi... Anam-babam O’na feda olsun... Ca­nım dahil olmak üzere her şeyden daha çok seviyorum önderim Rasulullah (s.a.s.)’i...



Mü’min müslümanlar, O’na itaat etmekle emr olunmuşlardır…[338] Muvahhid mü’minler, gerek fer­den, gerek aile olarak, gerekse toplumsal boyutta, hayat örnek­leri olan Rasulullah (s.a.s.)’e tabi olup, O’nun ahlâ­kıyla ahlâklanmalıdırlar... Gerek müslümanlar arasında, gerekse diğer insanlar bu konuda ihya edilmelidirler... Müslümanla­rın, Sünnet ile amel edip Rasulullah (s.a.s.)’in ahlâkıyla ahlâklanmalarına gayret sarf edilirken, gayr-ı müslimlere de, Rasulullah’ın ahlâkı tanıtılmalı ve davet edilmesi gerekir...



Rabbimiz Allah şöyle buyurur:



“Hayır, kim muhsin olarak (güzel davranış ve iyilikte bulu­narak) kendisini Allah’a teslim ederse, artık onun, Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar, mahzun olmaya­caklardır.” (Bakara, 2/112)



“Kim Allah’a ve Rasulü'ne itaat ederse, işte onlar, Al­lah’ın kendilerine nimet verdiği Peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salihlerle beraberdirler. Ne iyi arkadaştır on­lar.” (Nisa, 4/69.)



“Ey iman edenler, Allah’dan sakının ve sadıklarla bera­ber olun.” (Tevbe, 9/119)



Yaşadığımız çağa egemen olan zalim müstekbirler, ge­rek ferdî, gerekse toplumsal fıtrî ahlâk kurallarını ayaklar altına almış, İslâm ahlâkının zıddına ve insan fıtratına ters anlayışları ahlâk hâline getirmeye çalışmışlardır... Bu gayr-ı insanî anlayışların giderilip, onların yerine insan fıtratına en uygun olan İslâm ahlâkının yerleştirilmesi zarurîdir... Ah­lâkî kurtuluşun yegâne yolu budur ve bu, böyledir!..



Güzel ahlâk konusunda önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in şu beyanlarına dikkat edelim!..



Ebu’d-Derda (r.a.)’dan:



Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:



“Kıyamet günü mü’minin mizanında, hiçbir şey güzel ahlâktan daha ağır değildir. Nitekim Allah Teâlâ, kaba ve ağzı bozuk kişiyi asla sevmez.”[339]



Ebu Hüreyre (r.a.)’dan:



Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:



“Mü’minlerin iman yönünden en mükemmel olanları, ahlâk yönünden en güzel olanlarıdır.”[340]



Nevvas b. Sem’an el-Ensarî (r.a.) anlatıyor:



Rasulullah (s.a.s.)’e, iyilik ve günahı sordum da, şöyle buyurdu:



“İyilik, ahlâk güzelliğidir. Günah ise, kalbinde gıcık ya­pan ve başkalarının muttali olmasından hoşlanmadığın şeydir.”[341]



Ahlâken yücelmek ve zelîl hâlden kurtulmak için, Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti’ne tabi olmak ve O’nun ahlâ­kını ahlâk edinmek şarttır... Bu şartı yerine getirenler, ah­lâk bakımından olgunlaşır ve aşağılık durumdan kurtulurlar...



“Eğer O’na itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursu­nuz.”  (Nur, 24/54)[342]


Ve'l-Asr
i1 harfi