İslâm'ın Câiz Görmediği Tefrika:

Kur’an diyor ki: “Hepiniz toptan Allah’ın ipine sarılın. Dağılıp ayrılmayın…”  (3/Âl-i İmrân, 103) Kur’an, mü’minlere bu emri verirken, dinlerini parçalayıp fırka fırka, grup grup olan insanların tutumlarını da gözler önüne seriyor. Esasen insanlar Tevhid dinine inanan bir ümmet idiler. Ancak zamanın akışı içerisinde Tevhid dinini bozdular, parçaladılar, yani dinde ayrılığa düştüler, kendi uydurdukları dinlerin peşine gittiler. “Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp (tefrika olup) anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” (3/Âl-i İmrân, 105)



Tefrikanın şirke yol açtığı açıktır. Çünkü ‘fıtrat’ dinini bozmanın sonucu birden fazla ilâha kulluk yapmaktır. Şirk düşüncesine sahip olanlar, Tevhid dininin bütünlüğüne zarar verirler, onu kendi kafa yapılarına uydururlar, sonra da her uydurdukları şeye din diye uyarlar.        “Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanîf) olarak dine, Allah’ın fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerinde yaratmıştır. Allah’ın yaratışı  için hiç bir değiştirme yoktur.   İşte  dimdik  ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. Gönülden katıksız bağlılar’ olarak, O’na yönelin ve O’ndan korkup-sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın. (O müşrikler ki) kendi dinlerini parçaladılar ve kendileri de grup grup (bölük bölük) oldular; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinmektedir (en doğru yolda olduğunu sanmaktadır).” (30/Rûm, 30-32).



Görüldüğü gibi, insanlar yüzlerini fıtrat dinine çevirmekle sorumlu iken, bazıları  bunu bozmakta, tefrika çıkarmakta, farklı fırkalara ayrılmakta ve sonra yine tefrika olmakta, yeni gruplaşmalar meydana gelmekte, alt tabakalarda bu parçalanma devam edip gitmektedir. İşin ilginç yanı, Tevhid dininden uzağa düşen ve farklı din gruplarına ayrılan bu kimseler kendilerinin doğru yolda olduğunu hayal ederek sevinç duymaktalar. Aslında, dinde tefrika çıkarmanın, dini parçalamanın sebebi insandaki ‘bağy’ duygusudur. Doymayan bir nefsin sahibi azgın kimseler, başkalarının haklarına tecavüz ederler ve kendi görüşlerini din haline getirmeye çalışırlar. Böyleleri elbette Hak dine kulak vermezler. Bunu yalnızca müşrikler değil, kendilerine Kitap verilen insanlar bile yapmışlardır (3/Âl-i İmrân, 19; 98/Beyyine, 4; 42/Şûrâ, 14).



Allah (c.c.) kendi yolunu insanlara bildirdikten sonra “İşte benim yolum budur, buna uyun” (6/En’âm, 153) buyurmaktadır. Tevhid Dinine sımsıkı sarılmak insanları tefrika illetinden kurtarır. Yoksa ‘bağy’ edenlerin peşine gidilirse, onların düzenlerine uyulursa vahdetin (birliğin) olması mümkün değildir.