İhsân

Nedir?



        



İhsan kelimesi, ‘hasene’ kelimesinden türemiştir. Bütün güzellikleri ve rağbet edilen şeyleri fade eder.



İhsan; güzellik, uygunluk, güzel olan şeyi en güzel şekilde yapmak demektir.



İhsan ahlakının iki yönü vardır:



1) Başkasına iyilik etmek, nimet kazandırmak, yardımcı olmak ve bütün bunları güzellikle yapmak,



2) Amelde ihsan, yani bir şeyi güzel bir bilgi ile bilmek (meselâ Allah’ı) veya bir şeyi güzel bir amelle yapmak.



Hz. Ali (ra) diyor ki: “İnsanlar güzel yaptıkları şey üzerine değerlendirilir.” Yani, insanlar hakkında bildikleri şeye tabi olurlar, insanlarla ilgili bildikleri şeyler de onların yaptıkları güzel işlerdir.



Kur’an’da “Allah her şeyi güzel bir şekilde yarattı’ deniliyor ve ‘ihsan’ kelimesi kullanılıyor.



Eğer insanlar hep ihsan üzere olurlarsa, yani hep güzel işler yaparlarsa, davranışlarını ‘ihsan’ üzere gösterirlerse, bunun karşılığı olarak ‘ihsan’ görürler, güzellikle muamele edilirler.



İhsan ahlâkı, adaletten daha kapsamlı bir güzel huydur. Çünkü adalet anlayışında, karşıdakinin hakkını vermek varken, ihsanda ise daha fazlasını vermek, daha güzeli ile karşılık vermek anlayışı vardır.



Adaletli olmayı din bir farz olarak, bir gereklilik olarak müslümanlara emrediyor. Ancak ihsan, bundan daha kapsamlı ve üstün olduğu için onu hem emrediyor, hem de fazlasını tavsiye ediyor. İhsan sahibi olmak menduptur (nafile ibadettir).



İhsan sahibi olanlara Allah ‘muhsin’ diyor ve onları övüyor:



“Kim, din yönünden iyilik edici (ihsan sahibi) olarak yüzünü Allah’a teslim edip dosdoğru Ibrahim dinine tabi olan kimseden daha güzel olabilir? Allah, Ibrahim’i dost edinmişti.” (Nisa: 4/125)



Allah, ihsan sahibi olan muhsinlerle beraberdir, onları sever, onları korur, onlara dünya ve Ahirette iyilikler verir. (2 Bekara/195. 3 Âli Imran/134, 147. 5 Maide/13, 85, 93.  7 A’raf/57. 9 Tevbe/120. 29 Ankebût/69. v.d.)



İhsan, aynı zamanda Allah’ı görüyor gibi ibadet etmektir. Meşhur Cibril hadisinde Peygamberimizi ‘ihsan’ı şöyle tanımlamıştır:



“Allah’a O’nu görüyormuşcasına ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan bile O seni görüyor.” (Buharî, Iman/37, 1/20. Müslim, Iman/1, Hadis no: 8, 1/36. Tirmizí, Iman/14, Hadis no: 2738, 4/119. Ebu Davûd, Sünne/16, Hadis no: 4695, 4/223.  Ibnu Mace, Mukaddime/9, Hadis no: 63,64, 1/24. Nesâí, Iman/6, 8/88.)



Burada bizzat Allah’ı görmek değil, Allah’ın sıfatlarını, Rabliğini ve azametini göz önünde bulundurmak kasdediliyor. Mü’min, ibadetini ihsan üzere yapar, yani en güzel şekilde, ibadetin amacına ve hikmetlerine uygun bir şekilde yapar. Bu da Allah’ı görüyor gibi bir duygu içerisinde olmakla mümkündür.[257]


İHSAN
i1 harfi