Sıygaların İcap ve Kabulde Etkisi:

Geçmiş zaman (di'li geçmiş) sıygası: Türkçemizdeki "di'li geçmiş zaman kipi", Arapça "mazı sıygası"nın karşılığıdır. "Sattım, aldım, kabul ettim" gibi sözler böyledir. Akitler genel olarak bu sıyga kullanılarak yapılır. Çünkü mâzî sıygası kesinlik ifade eder. Bu yüzden, klâsik İslâm hukuku kaynakları, akitlerin yapılmasında önce mazı sıygasını zikrederler (el-Kâsânî, a.g.e, V, 133).



Şimdiki zaman sıygası: Şimdiki ve geniş zaman kipi, arapça "muzârî" karşılığıdır. "Satıyorum, alıyorum, satarım, alırım" gibi sözler böyledir. Bu sıyga gelecek zaman anlamını da kapsadığı için, satım akdini geniş veya gelecek zaman ihtimali olmaksızın, yapıldığı anda doluşturmak üzere kullanılmışsa, muzarî sıygası ile de akit meydana gelir. Bu takdirde, akit yapma va'di ile karışmaması için, akdi o anda yapmakta olduğunu bilmek ve buna niyet etmek de gereklidir (el-Kâsânî, a.g.e, VI, 133; Ali Haydar, a.g.e, I, 260, 261; Mecelle, Madde, 170; el-Mevsilî, a.g.e, II, 4). Özellikle nikâh akdinde, söz kesme veya nişanın, evlilik akdi ile karışmaması için, nikâh teklifinin (icap) gelecek zaman dışında, maksadı anlatmaya yarayacak her sıyga da yapılabileceği, kabulün ise daima mazi sıygası kullanılarak veya başka sıyga kullanılmışsa, akdin o anda yapıldığını gösteren ifadelerin eklenmesi yoluyla yapılması üzerinde durulmuştur (e-Kâsânî, a.g.e, II, 231; İbnü'l-Hümâm, a.g.e, II, 344-345, el-Cezîrî, el-Fıkh ale'l-Mezâhibi'l-Erbaa, Kahire 1392, IV, 13-18; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, s. 189; İslâm Hukukuna Göre Alım Satımda Kâr Hadleri, s. 26, 27).



Emir sıygası: "Sat" ve "satın al" gibi emir sıygası için değişik görüşler öne sürülmüştür. Bu sıyga, akdi o anda meydana getirmek amacıyla kullanılmışsa akit oluşur. "Şu malı yüz bin liraya satın al" teklifine, karşı tarafın; "dediğin fiyata kabul ettim" diye cevap vermesi gibi (el-Kâsânî, a.g.e, V, 133; Mecelle, Madde, 172). Ancak emir sıygasında gelecek zaman anlamı varsa birbirini izleyen üç irade beyanına ihtiyaç vardır. Alıcı, satıcıya "bu malı bana yüzbin liraya sat" dese, "dediğin fiyata sattım" diye cevap verse, alıcının tekrar, "o fiyata kabul ettim" demesi gerekir. Aksi halde akit meydana gelmez. İlk teklifin satıcıdan gelmesi halinde de hüküm böyledir (el-Kâsânî, a.g.e, V, 133; İbnü'l-Hümâm, a.g.e, V, 75). Bu şekilde yapılan bir sözleşmede ilk teklif icaptan çok "icaba çağırma (davet)" niteliğindedir.



Alış-verişlerde çoğu zaman, gerçek ve ciddi tekliften önce ön konuşmalar ve pazarlıklar cereyan eder. Yalnız fiyat öğrenmek veya indirim miktarını anlamak amacıyla da pazarlık yapılmış olabilir. İcaba çağırma yüz yüze yapılacağı gibi çoğu zaman gazetelere verilen ilânla, tarife ve cârî fiyat listeleri gönderme yolu ile de yapılır. Bu ilân veya listeyi gören alıcının, satıcıya yapacağı "satın alma teklifi" asıl icap niteliğindedir. Bundan sonra alıcının tekrar kabul iradesini açıklaması "kabul" yerindedir. İcapla, icaba daveti birbirinden ayırmak her zaman kolay olmaz. Çünkü bu iki beyan birbirine benzemektedir. Eğer beyanda bulunan, bu beyanı ile son sözünü söylemiş ve sözleşmenin yapılması için gerekli unsurları da bildirmişse bunu icap saymak, son sözü söylememiş, yalnız akit yapmak niyetinden herkesi haberdar etmek istemişse, bunu da icaba davet olarak kabul etmek gerekir.



Soru sıygası kullanılarak yapılacak icabı, icaba davet olarak değerlendirmek gerekir. Soruya verilen olumlu cevap, gerçek icap, bunu izleyen karşı tarafın irade beyanı da kabul yerindedir. Burada üçlü konuşma cereyan eder. "Bu malı yüzbin liraya satar mısın" sorusuna, satıcının "satarım" diye cevap vermesi, alıcının tekrar, "fiyata malı satın aldım" demesi gibi (el-Kâsânî, a.g.e, V, 133; el-Fetâvâ'l-Hindiyye, Bulak 1310/1892, III, 14; Ali Haydar, a.g.e, I, 262).



Gelecek zaman sıygası kesinlik ifade etmediği için, satım akdi meydana getirmeye elverişli değildir. Bununla akdin o anda yapıldığına niyet etmek imkânı da bulunmaz. Bu sıyga ile ancak "satış va'di" yapılabilir (Mecelle, Mad., 171; Ali Haydar, a.g.e, I, 261, 262).