2- Mûcize Anlamında:

Kur’an, peygamberlerin Allah (cc) tarafından gönderilmiş elçiler olduklarını isbat etmek için gösterdikleri olağanüstü olaylara da ‘âyet’ demektedir. İnsanlar, peygamber olduğunu iddia eden kimselerden bilinen tabiat olaylarını aşan ve ancak ilâhí kuvvet tarafından yapılabilecek alametler (isbatlar) istemişlerdir. Peygamberlerin gösterdiği bütün mucize’ler âyet adıyla anılmaktadır. Çünkü mucizeler, peygamberlerin kendi işi değil, Allah’ın gücünün göstergeleridir. Hz. İsa (as)’nın çamurdan kuş yapması, körün gözünü açması, alaca hastalığını iyi etmesi, ölüyü diriltmesi, saklanılan şeylerin yerini haber vermesi birer âyettir (mucizedir).[832] Hz. İsa (as)’ya gökten sofra indirilmesi[833], Semud kavmine deve verilmesi[834], Hz. İsa (as)’nın babasız dünyaya gelmesi[835], Hz. Musa (as)’nın elinin Ay gibi parlaması[836] hep birer âyettir.     



Peygamberlerin çabalarına ve gösterdikleri mucizelere rağmen azgınlığa ve zulümlerine devam edenler, dünyada iken bir takım cezalara çarptırıldılar. Arkadan gelenler ibret alsın diye onlardan bazı âyetler (alamet ve izler) bırakılmıştır. “Kendilerinden önceki kuşaklardan nicelerini yıkıma uğratmamız, onları hidayete yöneltmedi mi? (Oysa bugün kendileri) onların kaldıkları yerlerde (tarihí kalıntılar üzerinde) gezip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için âyet’ler vardır.” (Tâhâ: 20/128)



Allah’ın peygamberleri eliyle gösterdiği âyetler/mûcizeler için şu âyetlere de bakılabilir: Bakara: 2/211, 248; En’âm: 6/35; A’râf: 7/73; Yûnus: 10/92; Hûd: 11/64; Tâhâ: 20/22: Enbiyâ: 21/5; Şuarâ: 26/154. [837]


ÂYET
A harfi